Bu yıl başı Belçika Flaman bölgesi Katolik okulları genel müdürü
Lieven Boeve başörtüsü yasağını eleştirmiş, yasağın kaldırılmasını (bazı
okullarda sorun teşekkül ederse hariç) gündeme getirmişti. Gent
Üniversitesi emekli Profesör Boudewijn Bouckaert sayın Boeve’yı sert bir
yazıyla “verilebilecek en kötü sinyal” diye eleştirmiş ve devam
etmişti: “okul saatleri içinde başörtü yasağı okulların pedagojik
projesine dahildir ve öğrencilere bireysel gelişmelerine alan açar. Grup
olarak değil, sınıfta “biz” “onlara” karşı değil, tam aksine bağımsız
birey olarak.”
Özgür irade
Sayın
Boukaert’ın argümanlarına karşıyım. Liberalizm her bireyin geniş ve
olabildiğince şekilde özgür iradesini kullanabilmesini savunmaktadır.
Birey bu özgür iradeyi nasıl yaşamak istediği beni veya kimseyi
ilgilendirmez, yeterki başkaları zarar görmesin.
Birey bir gruba
katılmak isterse ve bunların arasında kimliğini tamamen veya kısmen
şekillendirmek isterse, bu mümkün olambilmeli. Özgür irade isteyen bir
gruptan ayrılma veya istediği gruba katılma hakkını verir, bunu birey
kendisi değerlendirmeli. Başkaları bu kararlarında seni engelleyememeli.
Bu üyeliğı görünürlü hale getirirse birey biz buna “ifade özgürlüğü”
deriz.
Sosyal baskı
Sosyal baskı argümanı
elbette önemlidir, çünkü sosyal baskı bireylerin bir nevi seçme
özgürlüğünü kısıtlar. Sayın Boeve’da, bazı okullarda sorun teşekkül
ederse, örneğin sosyal baskı gibi, okulların buna müdehale
edebilmelerini savunuyor. İfade özgürlüğü her şeyin üstüne gelmez,
başkaların özgürlükleri ve hakları da değerlendirilebilmeli. Sorun
teşekkül ederse, başörtü yasağı getirilebilir. Fakat bu yasak
getirilirken okul yönetimi önceden belirlenmiş şartlara uyamalı.
İfade özgürlüğü
Liberal
demokrasilerimizde başörtü yasağı daha düzgün açıklanmalı çünkü bireyin
ifade özgürlüğü gibi özgürlüklerini kısıtlamakta. Genel sosyal baskı
tahminleri yeterli bir açıklama olamaz. Sosyal baskı yaygın ve
bağdaşlırandilebilir sorun teşekkül ettiğini ispat eden bir araştırma
görmedim. Böyle bir araştırmanın olmaması sosyal baskının yaygın ve
bağdaşlırandilebilir sorun teşekkül etmediğini savunmuyorum fakat yasağı
getiren bu ispatları kendisi göstermelidir. İspat olarak söylemek
istemiyorum ama yinede sokakta başörtülü ve başörtüsüz müslüman kızları
birlikte görebiliyorum.
Başörtünün dini bir simge olması fark oluşturmaz
Boukaert
başka bir argüman daha sayıyor: “Başörtüsü takmak yanlış bir şekilde
dini simge olarak tanımlanıyor. Evet bir grup kimliğı ifadesidir fakat
biz çağdaş toplum olarak bu kimliğin arkasında durmak istemiyoruz. Bu
kimlik toplumda kadının yerini erkeğe gore aşağılıyor.”
Bu
argümana iki nedenle karşıyım. Birincisi başörtüsünün dini bir simge
olması fark oluşturmamalı. Tarafsız devlet için bir giyisi parçasıdır.
Dini simge olması fark etmez, bu din ülkede kabul edilmiş olsa da olmasa
da. Bunun en iyi örneğini Niko Alm oluşturuyor. Alm Avusturyalı “Uçan
makarna canavarı kilisesi” mensubu, dinleri mizahlaştıran biridir. Alm
ehliyeti için vesikalık fotografta başında makarna süzeği ile
görüntülenmek istedi. Önce bu isteği kabul edilmedi fakat uzun bir
mücadeleden sonra 2011’de izin alabildi. Fakat bence izin verilmemeliydi
çünkü “Uçan makarna canavarı kilisesi” mensupları normal hayatlarında
başlarında makarna süzekleriyle gezmiyorlar ve tanılabilirlikleri için
vesikalık fotograflarında başlarında süzekli olmaları hiç de bir gerekçe
teşekkül etmiyor.
Ikincisi, Bouckaert belirttiği demeçle
başörtüsünü gerçek dışı tanımlıyor. Onun için başörtüsü kadını
aşağılıyan bir grup kimliği sembolü olduğu tartışılmaz bir gerçek. Evet
müslümanlar arasında kadınlara eşit davranılmadığı örnekleri
bulabilirsin ve bu kabul edilir değildir. Fakat başörtüsünü takan bir
kişi erkeğin ondan üstün olduğunu ifade etmek istediği doğrumudur. Bu
gerçekten gereksiz, hatta bunu bizler bilmiyoruz ve başörtüsüne bu
yüzden karşı olanlarda bunu itirifaf etmeleri kendi saygınlıklarını
arttırır.
Liberal temel haklar herkes için geçerlidir
Bence
başörtüsüne karşı olanlar yargılarında biraz daha mütevazi
olmalıdırlar. Elbette sosyal baskı olabilir fakat bunun yaygın olduğu
kanıtı yoktur. Sağlam delil olmadan genellemelerle liberal temel hakları
kısıtlayamayız. Başörtüsünü anlamak konusunda basiret ve tevazu
eksikliği var çağdaş toplumumuzda. Başörtüsü yüzünden kadınların
aşağılandığı doğrumudur? Böyle düşünüyorsan başörtülü müslüman kadınları
yersiz yargılamış olursun çünkü o kadın da öyle düşünüyormu? Müslüman
kadınları grup mensubu değil birey olarak görmeliyiz.
Başkaların
özgür ifadelerini ve diğer özgürlüklerini kısıtlarken en çok Liberaller
kararlarını çok iyi tartmalı. Özgürlükleri kısıtlamayı savunuyorsan
diğer haklar ve özgürlükler kısıtlandığını somut delillerle
savunmalısın. Liberal temel haklar herkes için geçerlidir, alışkınlık
dışına çıkanlar için dahil, bilhassa
Andreas Tirez, Liberales Düşünce Kuruluşu Başkanı.
Yayımlandığı tarih: 23 Şub 2015 @ 00:16 www.belturkhaber.be
0 Yorumlar