Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

reklam

SOSYAL MEDYANIN ŞÜKUFE’CESİ

Sabahın mahmurluğunu üzerimden henüz atamamıştım ki kapı çalındı. ‘’ Hayırdır inşaallah, bu saatte kimdir? ‘’, şeklindeki klasikleşmiş cümle kalıbını içimden zikrederek kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda Hatice teyze de konuşarak içeri girmeye yöneldi.. ‘’ Şükufe kız gördün mü, bu hafta BelTürkHaber’de en çok sen tıklanmışsın. Gazetenin editörünün yazısından bile çok okunmuşşun. BelTürkHaber’de hit mi oldun kız? ‘’... Bir taraftan eşarbını çekiştirerek düzelten bir taraftan da ayakkabılarını çıkarmaya çalışan Hatice teyzenin heyecanını henüz anlayamamıştım ki elindeki şey dikkatimi çekti..
‘’ Hatice teyze o elındeki I-pad mi? ‘’
‘’ He, ayped. Niye şaşırdın ki? ‘’
‘’ Yok yani sen bize gelirken elişini getirirdin , annemle elişi yapardınız da.. ‘’
‘’ Ha annem dedin de , Şerife nerede? Bi bakayım, sorayım ona candy crush da kaçıncı levele gelmiş..’’
Hatice Teyze’yi yıllardır tanırım. Aynı sokakta iki ev ileride oturur. Bulduğu her boş vakitte ya o bize gelir, ya da kayınvalidem onlara gider. Annemle aralarından hiç su sızmaz, kankadan ötedirler. Orta boylu, biraz topluca ve ellili yaşlarda bir kadından beklenmeyen bir enerjiye ve kıvrak bir zekaya sahiptir. Fakat zekasını hep işine gelen yönde kullanır...


Onu buyur edip biraz hoşbeş ettikten sonra kahve yapmaya mutfağa gittim . Döndüğümde Hatice Teyze ‘’ Şüküfe, kız bizi de yaz köşen de. ‘’ dedi.
‘’ Hatice teyze , neyi yazayım tam anlamadım? ‘’
‘’ Bizi işte , mesela Hasan Amca’nı yaz.’’
Sözü nereye getireceğini sanırım anlamıştım . Hatice Teyze ve Hasan Amca bundan bir on sene önce , arabayla,beraberce Türkiye’ye izine yani tatile gitmeye karar vermişler. Karar vermişler vermesine de , Kapıkule’den Türkiye’ye girer girmez, Hasan Amca, önce Giresun’daki kendi akrabalarına gitmek istemis. Hatice Teyze de ‘’yolumuzun üstünde istanbul’daki benim akrabalarıma gidelim önce ‘’diye tuturmuş. Önce senin akrabandı , yok benim akrabamdı derken Hasan Amca’nın kafasının tası atmış. ‘’Dönün Belçika’ya gidiyoruz’’demiş. Ve üç günlük yolu Türkiye’ de hiç tatil yapamadan daha da kötüsü kimse akrabasını göremeden geri dönmüşler... Hatice teyze o gün bu gündür içindeki, Hasan amcaya karşı olan bu inceden intikam alma hissini bastıramadı. Sanki hata tek taraflı yapılmış ve hata yapan taraf kesinlikle kendisi olamazmiş gibi her fırsatta bir gönderme yapar , Hasan amcaya ve bu olaya.
‘’Hatice teyze bırak artık şu olayı. Kaç senedir bu olay üzerinden adama yapmadığın kalmadı.’’
‘’Hak etti O kızım. Amaca giden yolda herşey mübahtır...
‘’ Hmm , Machiavelli diyorsun yani..’’
‘’ Yok kız, Hasan Amca’nı diyorum. Geçen gün Brüksel’de emniyet kemerini bağlamamış, polis çevirdi Bunu . Kesti cezayı tabi.. ‘’Şimdi emniyet kemerini tak’’ dedi polis.’’ Parasını ödedim ya, takmıyorum işte’’ diye bastı gaza ilerledi.. İnatçı kızım bu, rahmetli kayınvalideme çekmiş , O’da böyleydi.’’
‘’Hatice Teyze azıcıkta kendimize mi baksak diyorum. İnatla bir yere varılmıyor sonuçta. Bak Alexander Pope ‘’ İnatçı bir adam fikirleri tutamaz , fikirler onu tutar’’ demiş.’’
Olaya müdahil olmasının an meselesi olduğunu an be an davranışlarından hissettğim sevgili anneciğim, yani kıymetli kayınvalideciğim söze atıldı.
‘’ Şükufe açtırma benim ağzımı . Hatice’ye diyeceğine önce sen bak kendine. Onun gelini aynı gün hem mantı açıp, hem çocuklara keçeden çanta dikip, hem de candy crush da seviye atlıyor. Sen varsa yoksa kıyıda köşede kitap oku. ‘’
Hatice teyze her daim benden bir adım önde olmuştur. Annemin, ikimiz arasında birisini tercih etmesi söz konusu olduğunda hep O’nu tercih etmesine zaten alışığım. O kadar ki ıssız bir adaya düşse yanına alacaği üç şeyin üçü de Hatice Teyzedir. Fakat O’nun geliniyle her dakika kıyaslanmak bazen beni benden alıyor.
‘’ Anne sen nerden biliyorsun Leyla’nın bir günde bütün bunları yaptığını?’’
‘’ E, facebookta paylaşıyor. Hem de akşam olunca giyinip süslenip kocasıyla Haticelere çay içmeye gitmişler dün.. Onları da çekip koymuş..’’
Hatice teyze gelininden ve kendinden bir gurur duyma edasıyla ‘’ Evet geldiler’’ ...
O an anladım ki topun ağzı bana çevrilmişti. Artık benim facebookdaki oyun tekliflerini kabul etmememden tutun da, zeytinyağlı sarma sararken amuda kalkamamamı bile eleştirebilmeleri mümkündü. En iyisi susmak olacaktı bu durumda. Fakat farkettim ki biz inat gibi karekterimizde var olan hisleri bile kontrol edemezken , sosyal medya bağımlılığı diye bir virüs inceden inceden sosyal bünyemize nüfuz etmekteydi. Keşke herşeyi abartıya kaçmadan dozunda kullanmayı başarabilseydik. Belki o zaman hayat hepimiz için daha güzel, zaman çok daha bereketli olurdu...

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code