Geçenlerde biriyle konuşurken, « Artık bet-bereket kalmadı, yediğimizin
içtiğimizin tadı, tuzu, lezzeti aynı değil. Her şey ne kadar da değişti.
» deyince bu yazıyı yazmak artık farz oldu dedim içimden.
Bereketsiz günler yaşıyoruz. Çünkü herkes bundan şikayetçi. Yeni
yetişenler belki bereketin, hayrın ve rahmetin ne olduğunu bilmeyebilir.
Bereket, Allah’ın rahmet etmesiyle hayırlı ve faydalı olan demek.
Allah’ın rahmeti ise, Allah’ın kullarına acıması, şefkat etmesi, onlara
nimetler vererek ihsanda bulunması, bol bol rızıklar göndermesi. Hayır
ise, Allah’ın emrettiği, razı olduğu ve yapılmasından hoşnut olduğu
davranışlara deniyor.
İmâm-ı Gazâlî’nin şu uyarısı, günümüzdeki
gözünü çok mal hevesi bürümüş bizlere bir uyarı niteliğinde: “Az bir
mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok iyi işlerin
yapılmasına vesîle olur. Bereketli olmayan çok mal vardır ki, sâhibinin
dünyâda ve âhirette felâketine sebeb olur. O halde malın çok olması
değil, bereketli olmasını istemelidir.”
Gelelim, hayatımızdan
betin-bereketin neden kalktığına, hayatımızın neden eski tadlarının,
lezzetlerinin kaybolduğuna, her şeyin neden bu kadar değiştiğine… Olaya
tamamen manevi yönden bakmak gerekiyor. Çünkü cevabı burada yatıyor. Her
şeyin maddi ölçülerle değerlendirildiği bu çağda çözümün manevi
değerlere yapışmakta olduğunu söylemek gerekiyor.
Bütün ehliyetli
İslam alimlerinin üzerinde hemfikir olduğu, ayet ve hadislerle sabit,
asla unutulmaması gereken şu gerçekler var: “Maneviyat azaldığında,
Müslümanlar dinlerinden uzaklaşmaya başladıklarında, ahireti unutup
tamamen dünyaya daldıklarında, o beldelere ve o yerlerde yaşayanların
üzerine çeşitli âfetler, musibetler, sıkıntılar, tokatlar, silleler,
sarsıntılar, doğal felaketler gelir, bet bereket kalmaz, insanlar huzur
içinde yaşayamaz, zillet ve esaret tepelerine iner. »
Peki neden bir
müslüman Ahireti unutup ta dünyaya dalar ? Çünkü iman edilmesi gereken 6
iman şartının bir tanesi de, « hesap gününe, ahiret gününe » iman
etmek. Bu sorunun cevabı aslında kulluk vazifelerinin ihmal edilmesi,
terkedilmesiyle de ilgili aslında. Günlük hayatın o kadar meşgalesi
arasında, o kadar meşgul edici işe rağmen, hayata dur deyip, bir anda
manevi atmosferin içine dalıvermek. En zoru da bu aslında. Ama olması
gereken de bu. Bir müslüman, Allah’a yaklaştıracak ibadetleri yapmayıp
başka şeylerle meşgul olmasıyla hayatında maneviyat denilen en büyük
gücü kaybetmiş oluyor. Zaten İslam inancının özeti, Allah’ın emirlerini
yerine getirmek, yasakladığı şeylerden kaçınmak olarak özetleniyor.
Hayat boşluk kabul etmiyor. Bir şeyin yeri boşalınca hemen yerine başka
bir şey geliyor. Hayatından İslam’ı çıkaran kişiyi şeytan dört gözle
bekliyor. Şeytana fırsat vermemenin gayreti içinde olmak gerek.
Düşünün ; Allah’ın emir ve yasakları hafife alındığında… O’nun emri olan
namaz büyük ölçüde terk edildiğinde… Nimetlere şükredilmeyip, israf
edildiğinde… Her çeşit haramların, günahların açıktan, sorumsuz, lakayıt
şekilde işlendiğinde…Dindarların bile yaptıkları ibadetlerde bilinçsiz
şekilde, gevşeklik gösterdiğinde… Haramın, faizin hayatın her noktasına
girdiğinde… Müslümanlarca en büyük değerin para olduğunda…Her tarafta
kötülük varken vurdumduymaz şekilde kimsenin uyarmadığı, bana ne dediği
bir zamanda…vs. vs. Daha sayılabilecek bir çok eksiklik, günah varken,
hayatımızda nasıl bereket, rahmet ve hayır olabilir ki…
Ne yazık ki,
Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmeyen, hakkı, hukuku,
dürüstlüğü, güzel ahlakı yitirmiş, helale –harama dikkat etmeyen, saçı
bitmedik yetimlerin ve kul haklarını düşünmeyen, hem müslüman olduğunu
söyleyip hem de İslam’dan haberi olmayan müslümanlar sebebiyle, şu an
dünyadaki bütün müslüman coğrafyalarında adaletsizlik, cehalet, kan,
gözyaşı, acı ve zulüm var.
Geçenlerde, Müslüman olmuş bir Belçika'lıya:"Müslümanları nasıl görüyorsun?" diye sordum. Aldığım cevap içimi acıttı:
"Gözlemlediğim Müslümanlar bir jps (navigation) kadar Kur'an'a
güvenmiyorlar. Kur'an okumuyorlar. Kur'an' ın dediklerini yapmıyorlar."
Halimiz bu aslında… Müslümanlar olarak bereketimiz kalmadı. Bereketsiz Müslümanlar olduk vesselam…
0 Yorumlar