Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

reklam

KURBANI OLDUĞUM KURBAN BAYRAMI

Millet olarak ayrıntıyı görmekte üstümüze yoktur. Her küçük ayrıntıyı fark ederiz.


‘’ Gelinin saçı güzel olmuş da makyajı yakışmamış. Yani ruju yarım ton daha açık olsaymış tam olurmuş.’’
‘’Aa! Pedogojik rehberlik mi kazandı sizin oğlan. Hukuk tutmadı mı hukuk?’’
Ama haksızlık etmemek lazım. Ayrıntıyı bir eksiklik olarak görüyorsak farketmekle kalmaz bu eksikliği gidermek için elimizden geleni yaparız.
‘’ Enişteee! Senin Mercedes’in kuyruğu eğri be. Düzeltsek mi bu akşam? Heheheee.. ‘’
Tam bunları düşünürken kayınvalidemin sesiyle sıyrıldım düşüncelerimden.
‘’ Hay Allah , nasıl unuttuk bu ayrıntıyı. Misafir şekeri olmadan kurban bayramı mı olur kızım? Hadi hazırlan da gidip alıverelim çarşıdan.’’
Bütün ev sanki ebola virüsü bulaşmış gibi çamaşır suyuyla dezenfekte edildi. Avizelerin en küçük parçalalarına kadar tozu alındı. Hiçbir ayrıntı gözden kaçırılmadı. Tam bir günüm kayınvalidemin açtığı tepsi tepsi baklavalara ceviz serpiştirmekle geçti. Hatta kurban bıçakları bile üç gün öncesinden bilendi. Ama misafir şekerini unuttuk! Aman ne büyük eksiklik.
‘’A aa, annecim şekersiz kurban bayramı olmaz tabii. Ya kurbanlık koyun , yüzgörümlüğü vermeden yüzümü açmam diyen gelin gibi şekersiz kesilmem diye tutturursa. Degil mi ama? ‘’
‘’Şükufe gevezeliğin sırası değil. Hadi düş peşime’’
Market market dolaşıp, tıpkı pazardan dometes seçer gibi şekerleri tek tek seçtikten sonra nihayet evin yolunu tuttuk. Kaldırım kenarında Belçikada ara sıra rastladığım hippi gençlerden oluşan gruplardan biri Rodrigo’nun Gitar konçertosunu çalıyordu. Kaldırıma oturmuş müziğini yapan gençleri birkaç müziksever ilgiyle dinliyordu. Kendimi konçertoya kaptırmış dinlerken müziğin içine karışan bir ses duydum. Başımı kaldırdığımda tam karşımda, kayınvalidem , kaldırıma oturan kızı bir taraftan dürtüklüyor bir taraftan da sesinin müziği bastırmasını amaçlayarak bağırıyordu.
‘’Kızııımm, kime diyorum beeenn ! ‘’
Evet, zaten türkçeyi bağırarak konuştuğumuzda her dilden anlaşılma gibi bir özelliği var, değil mi ama!
‘’Taşa oturma diyorum.Maazallah çocuğun olmaz. Kendini sıcak tut kızım. Bak daha çok gençsin.Vardığın yerden babanın evine geri gönderirler seni çocuğun olmazsa eğer. Bizim memlekette bir kezban vardı, senin gibi taşa otururdu...’’
Hippi kızın ve tabii herkesin şaşkın bakışları arasından kayınvalidemi kolundan tutup çektim.
‘’Anne hadi gidelim, geç kalıcaz.’’
‘’ Şuküfe bir çeviriversene dediklerimi. Hem kızım bak, büyükler bilir.Kadın milleti ayaktan alır hastalığı. Ayağını ve başını sıcak tut gerisi önemli değil. Ha bir de taşa oturma. Taş çeker kızım.’’
Eve gidene kadar annemim koruyucu tıp tekniklerini ilgiyle dinledim.Hani şu kadın programlarına çıkan doktorlar varya, al annemi vur onlara. Annemi Marankiye asistan versek ya! Yok yook Maranki annemle üç gün çalışsa istifa eder. ‘’ ben bu mesleği bilmiyorum abla, buyur diplomam senindir’’ der.
Nihayet eve geldik. Aa o da ne! Eşim şevki giyinmiş kuşanmış, eline de bir kurban bıçağı almış , bahçede kurban kesmeye hazırlanıyor.
‘’ Şevki bu ne hal? ‘’
‘’Neye benziyor Şükufe, bahçemizde kurban keseceğim’’
‘’İyi de hayatım, bunun için ayarlanmış özel alanlar var biliyorsun. Hem yasak Belçika’da bahçende kurban kesmek.’’
‘’Niye yasakmış ki? Kime ne? Benim bahçem benim koyunum’’
Benim koyunum derken aynı Nihat doğan’a benzedi valla.
‘’ N’apsınlar Şevki ,Avrupa’nın başkentinde ‘kurban edilmekten kaçan sığır haberi’ mi yapsınlar akşam , anahaber bülteninde? Tamam , Türkiyede öyle alıştık ki, bir bayram öyle haber görmesek eksikliğini hissedeck kadar olduk ama.. Burda .. .Yok , olmaz. Hem cezası var bunun. Komşu görse mesela , gidip şikayet etse?’’
‘’ Ne demek şikayet etmek? Kurban da kesmeyeceksek nasıl özgürlük bu? Hem Belçikalılar herşeyi yapıyor biz şikayet etmiyoruz. Ama Türkler yapınca... ‘’
Eyvah! Bu tehlike alarmı demekti. Eğer Şevki meseleyi Türkler-Belçikalılar düzeyinde algılarsa milliyetçilik duyguları coşar, dağları aşar, enginlere sığmaz taşardı. Öyle de oldu
‘’Ne demekmiş canım şikayet! . Ben gider konuşurum. Nasıl şikayet edermiş? ‘’
‘’Şevki kurban alayım çatma kaşlarını. Ne bu şiddet bu celal! ‘’
Fakat artık çok geçti.Şevki , üstünde kasap önlüğü, elinde kasap bıçağı ile yan komsumuz ziline basmıştı bile.Kapıyı açan 80 yaşlarındaki yalnız yaşayan komsumuz Rick henüz agzını bile açmamıstı. Şevki işaret parmağını havaya kaldırıp kaşlarını çattı ve tehditkar sesiyle,
‘’ Bak! Ben bahçemde kurban keseceğim. Eğer şikayet edersen...’’
Sözünü bitiremedi. Önce bıçağa sonra Şevkiye bakan yaşlı komsumuz oraya yığılıverdi.
Muhtemelen eşimin sözlerini, beyni, ‘algıda seçicilik’ kuralıyla algıladı.Artık bahçede onu keseceğimizi mi sandı naptı dayanamayıp bayıldı.
Hemen hastaneye götürdük tabii. Rick ayılınca yanlış anlaşılmayı düzelttik. Bayram şekerlerini de güzel bir paket yapıp hastaneye ziyarete giderken götürdük kayınvalidemle.
Şu an kayınvalidem Rick’e kendisini sıcak tutarsa nasıl daha uzun yaşayabileceğini anlatıyor. Ve onun bu türkçe seminerini neredeyse tüm hastane dinliyor.
NOT : Eger sizin de Avrupada yaşadığınız, unutamadığınız anılarınız varsa , Şükufe ye gönderin , burada anlatsın .

Mail: emineyilmaz@hotmail.com

Facebook : https://www.facebook.com/beyza.bilgin.967

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code