Irak’ta yaşanan savaşın tam ortasında kalan Türkmenler çok zor
durumdadır. Buna mukabil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Irak’ta
Türkmenlerin çıkarına izlediği hiçbir politika bulunmamakta ve
Türkmenler kendi kaderlerine terk edilmiş durumdadır. Türkiye’de Ayn-el
Arap (Kobani) için aylarca gündem oluşmuş iken yıllardır çok daha büyük
acılar yaşayan Irak’taki Türkmenler bir gün bile Türkiye’nin gündeminde
olmamıştır.
Irak'ta, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) terör
saldırılarından en büyük yarayı Türkmenler aldı. Binlerce Türkmen
katledildi. Türkmenlerin toprağı gasp edildi ve Türkmen coğrafyası Irak
haritasından silindi. Ancak hem AKP hükümeti hem de dünya Türkmenlerin
durumuna seyirci kaldı. IŞİD saldırıları
nedeniyle göç etmek zorunda kalan Türkmenlerin sayısı 600 bini aştı.
Irak'ta saldırılar sürerken ne Türkiye'den ne de dünyadan Türkmenlere
yönelik bir adım atıldı. AKP hükümetinin ısrarla Türkmenlere silah
yardımı olduğunu söylediği MİT TIR’larında bulunan silah ve cephane
sevkiyatının Türkmenlere değil AKP hükümetinin gizli ilişki kurduğu
radikal gruplara gidiyordu, Ensar El İslam Örgütü de bu örgütlerden
biriydi. Ensar El İslam Örgütü El Kaide'nin Suriye'deki kolu Nusra
Cephesi ile ortak hareket eden bir örgüttür. Nusra Cephesi ise Suriye'de
Beşşar Esad rejimini devirmek için savaşan silahlı örgütlerden biridir.
Sizce Türkmenlere siyasi destek, koruma ve kendilerini korumak için
silah yardımı yapılsaydı, Türkmenler bu hallere düşer miydi?
Türkmenlere, radikal islamcı gruplar ve Kürt grupları gibi her türlü
silah ve destek sağlansaydı, yüz binlerce Türkmen 50 dereceyi bulan
cehennem sıcağında derme çatma çadırlarda, depolarda, mezarlarda,
inşaatlarda, yol kenarlarında, çöl ortasında açlık, susuzluk, zehirli
akrepler ve salgın hastalıklarla boğuşarak barınaksız ve korumasız
yaşamaya çalışıp sahipsiz ve kimsesiz kalmazdı, ayrıca IŞİD teröründen
de kendilerini çok iyi korurlardı!
Irak'tan Türkiye'ye gelen
Yezidilere, Suriye’den gelen herkese sınır kapıları açıldı, Türkiye'de
resmi rakamlara göre Türkiye’de yaklaşık 2 milyon 200 bin Suriyeli
mülteci yaşıyor, ancak IŞİD teröründen dolayı göçmek zorunda kalan ve
canını kurtaran 450 Irak’lı Türkmen aile "pasaportları olmadığı"
gerekçesiyle Türkiye Habur Sınır Kapısı'ndan geri çevrildi.
IRAK’LI TÜRKMENLER PETROL KURBANIDIR
Ali
Kerküklü diyor ki: “Dünya, Türkmenlerin çığlığına ve feryadına
kulaklarını kapatmış durumda. Türkiye, neden bize sahip çıkmıyor?
Kimseden ses yok, bunun anlamı şudur, ey Türkmenler, sessiz bir şekilde
ölün! Türkiye'nin Türkmenlere karşı insani, ahlaki ve tarihi sorumluluğu
nerde? Türk Hükümeti'nin, Türkmenlerin haklarını korumak gibi ciddi bir
gayret gösterdi mi? Türkmenlerin yaşadığı dram ve insanlık faciasını,
sorunlarını uluslararası platformlara ve Birleşmiş Milletler’e (BM)
taşıdı mı? Türkmenlerin çığlığı ve feryadını duyan oldu mu? Hayır. Bugün
Irak'ta Türkmenler Sessizce Ölüyor. Gazze, Suriye, Rabia ve Kobani için
hüngür hüngür ağlayanların, katledilen, göçe zorlanan ve zulme uğrayan
Türkmen'ler için neden gözlerinin yaşı bile akmaz? Türkmenler herhalde
insan sayılmıyor! İşte böyle iki yüzlü bir dünyada yaşıyoruz!
Türkmenleri bu hallere düşürenler Allah’ından bulsun.”
Çoğunluğu
gerçekte Türkmenlerin arazileri üzerinde bulunan ve 2003 işgalinden
sonra Kürt Bölgesel Yönetimi’ne türlü ve çeşitli oyunlarla teslim edilen
petrol yatakları ve Türkmen şehri Kerkük, Türkiye’nin Barzani
yönetimine verdiği tavizler ve yaptığı gizli Petrol anlaşmaları,
Türkmenlerin bölgede güçsüzleştirilmesi politikasının doğrudan nedenini
oluşturdu. İngiliz Financial Times gazetesi 24 Ağustos 2015 tarihli
yazısında, İsrail'in son aylarda petrolünün yaklaşık yüzde 77'sini Irak
Kürtlerinden (Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’den) aldığını yazdı. İsrail'in
petrol talebi ise günde yaklaşık 240 bin varil. Financial Times
okurlarına, Irak’ın Kuzeyinden (kaçak) Irak petrolünün Ceyhan
Limanı'ndan yani Türkiye’den ihraç edildiği hatırlattı. Yani aracı
Türkiye’dir
Bugün Türkmenler, Türkmen şehri Kerkük, Türkmen köy ve
kasabaları petrol kurbanıdır. Bunun faturasını Türkmenler canları ile
ödüyor. Türkmenler ve yurtları, petrol uğruna feda edildi. Bugünlerde
Türkiye’nin petrol ortağı Kürt grupları, Kürt devletini (İkinci
İsrail'i) kurmak için Türkmen şehri Kerkük’ü Kürt bölgesine bağlamaya
çalışıyor, yine Türkiye’den ses yok! Türkiye’nin Musul ve Kerkük ile
ilgili kırmızı çizgileri ne oldu? Hani Musul ve Kerkük Türkiye'nin milli
meselesi, kırmızı çizgisi ve savaş nedeni idi. Türkiye, “Kırmızı
Çizgiler” meselesinde samimiyet imtihanından geçti. Eğer, Türkiye kendi
koyduğu çizgilerin ihlâlinde gereken tavrı göstermediyse, sizce Türkiye
bölgede devlet olarak itibar kaybına uğramadı mı? Suriye rejimini
devirme fiyaskosu konusuna girmek istemiyorum, ama bildiğim şey sözünü
tutamayan ve İtibarını kaybeden bir ülke kimseye sözünü geçiremez.
Türkiye'nin içine düştüğü ve düşürüldüğü bu vahim durumun müsebbibi ve
sorumluları kimlerdir?
Haliç Kongre Merkezi'nde Kızılay Ödül ve
iftar töreninde Kürt grupları ile gizli petrol anlaşmaları yapan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeni bir kırmızı çizgi belirledi,
"Suriye'nin kuzeyinde bir (Kürt) devlet kurulmasına asla müsaade
etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun buna engel olacağız" diyor. Haklı
olarak şu soruyu sormak gerekiyor, Musul ve Kerkük ile ilgili kırmızı
çizgileriniz ne oldu? Aşıldı! Suriye Kürtleri, Irak'taki gibi Suriye’nin
kuzeyinde Türkiye sınırı boyunca bir Kürt koridoru oluşturuyor. Bu
koridor Irak’taki Musul ve Kerkük gibi petrol bölgelerini Akdeniz'e
bağlamak için hedeflenen bir koridordur. Bugün Suriye’nin kuzeyinde olup
bitenler aslında, Musul ve Kerkük için (Kırmızı çizgilerin) AKP
iktidarı döneminde alınmayan tedbirlerin bir sonucudur. Atı alan
Üsküdar'ı geçti! Geç kaldınız.
Ali Kerküklü 2006’de yazdığı “Oyun
İçinde Oyun Kerkük” kitabının arka kapağında açık ve net bir şekilde
bölgenin geleceğiyle ilgili olarak çok önemli sayılabilecek bir öngörüde
bulunmuştu:
“Bölgede bir yangın var, bu yangın komşu ülkeleri
ilgilendirmez denilirse, herkes bilsin ki, bu yangın bölgeye sıçrayacak
ve uzandığı her yeri alev alev tutuşturacaktır. Eğer zamanında gerekli
önlemler alınmazsa Kürt bayrağının Mahabad (İran), Kamışlı (Suriye) ve
Diyarbakır'da (Türkiye) dalgalanmayacağını kim garanti edebilir? Dış
güçler zaten bu yangını körüklüyorlar. Bölge ülkeleri, olup bitenleri
çok iyi takip etmeli ve birbiriyle işbirliği içine girmelidir. Çünkü bu
yangın her geçen gün tüm Ortadoğu’yu kapsayacak derecede hızla
ilerliyor.” (Yıl 2006).
Bugün Türkiye, Barzani Yönetimi hariç tüm
bölge ülkeleri ile kavgalı! Türkiye, bölge ülkeleri ile işbirliği
yapacağı yerde onlarla kavga ediyor ve sözde Kürdistan’ı kurma çabasında
olan ve Türkiye’nin topraklarında gözü olan Barzani ile gizli petrol anlaşmaları ve işbirliği yapıyor. Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü bozulunca, Türkiye’nin toprakları ise muaf mı tutulacak?
TÜRKMENLERİN YÜZE YÜZE KALDIĞI OLAYLAR AÇIKÇA KIYIMDIR VE ETNİK TEMİZLİKTİR
Ali
Kerküklü’nün IQ Kültür Sanat Yayıncılık’tan çıkan ve büyük yankı
yaratacak “Irak'taki Türkmenlerin Sessiz Çığlığı” adlı 4. kitabı
raflarda yerini aldı. Ali Kerküklü, tarihe not düşecek bir eser yazdı,
Irak’ta Türkmenlerin yaşadığı dram ve insanlık faciasını ve bölgede olup
bitenleri belgelerle göz önüne seriyor.
Türkmenler, Araplar ve
Kürtlerden sonra 3 milyon nüfusu ile Irak'ın 3 asli unsurlarından
biridir. Türkmenler, bin yılı aşkın bir süredir Irak topraklarında
yaşamaktadırlar. Petrol sebebiyle, bu topraklarda yaşayan Türkmenler
için bir çile ve felâket ortamı haline getirilmiştir. Türkmenler,
yıllardır türlü baskı, eziyet, işkence, katliamlar ve korku altında
yaşadılar ve ne yazık ki bugün bile bu çileleri bitmedi.
Bugün
Türkmenler, IŞİD ve Kürt peşmerge arasında kültürel soykırım ve kitlesel
soykırım tercihleri arasında bırakılmış, yüz binlerce Irak Türk’ü, ölüm
ve zorunlu göç arasında kalmıştır. Türkmenlerin yeri yurdu bu grupların
işgali ve istilası altına girmiştir. Türkmenlerin yüz yüze kaldığı
olaylar açıkça kıyımdır ve etnik temizliktir.
Petrol zengini
Türkmen şehri Kerkük bölgesel ve uluslar arası öneme sahiptir. Resmi
rakamlar bu kentin dünya petrol rezervinin yüzde 7,5’ine sahip olduğunu
teyit ediyor.
Dış güçlerin hedefi bölgede bir Kürt devleti (ikinci bir İsrail) kurmaktır. Petrol zengini Türkmen
şehri Kerkük olmadan Kürt devleti kurmak fikri bir anlam ifade etmiyor.
Kerkük’ün Kürtleştirilmesi ise bu adımların en önemlisidir. Kerkük’ün
Kürtleştirilmesinin kabul edilmesi halinde Kürt grupların “büyük
Kürdistan”ının dört yöne (Irak, Türkiye, İran ve Suriye) genişlemesinin
önündeki en zorlu engel ortadan kalkmış olacaktır. Irak’ta gelişecek
ayrılıkçı bir Kürt hareketinin, hele bir Kürt devletinin bölge
ülkelerinin toprak bütünlüğünü (Türkiye, İran ve Suriye’yi)
etkilemeyeceğini düşünmek mümkün müdür? Zaten düşünmemek saflık olur!
Türkmen şehri Kerkük Kürt gruplarına peşkeş çekildi ( Türkiye’nin
Türkmen şehri Kerkük ile ilgili kırmızı çizgileri ne oldu?). Türkmenler
kendi ata topraklarından göçe zorlanıyor. Türkmen şehri Kerkük, Barzani
ile yapılan gizli petrol anlaşmaları için mi kurban edildi?
Emperyalizmin
Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) en önemli adımı, tüm dünya petrol
rezervlerinin, bulundukları ülke halklarının değil, emperyalizmin tekeli
altına alınması, dağılımının yine aynı güç tarafından denetlenmesidir.
Okyanus ötesinde hazırlanan ve ülkelerin sınırlarını değiştirmeyi
öngören Büyük Ortadoğu Projesi bu coğrafyada adım adım uygulanıyor.
Bu
kitapta, Türkmenlerin varlığı, coğrafyası, kimliği ve tarihi yok
ediliyor, belgelerle Kerkük’ün kimliği ve tarihi gerçekler, Kerkük’te
kanlı petrol savaşının kirli oyunları, Kerkük–Hayfa Boru Hattının
yeniden hayata geçirilmesi projesi, Dış güçlerin desteği ile Kerkük’ü
Kürtleştirmek için Kerkük’e yerleştirilen 700 bin ithal Kürt ve
Kerkük’ün demografik yapısının hızla nasıl değiştirildiğinin belge ve
fotoğrafları, Telafer’e susanlar Kobani’de neden feryat ediyor?, Irak
Şam İslam Devleti (IŞİD) niçin kuruldu, kim kurdu, amacı ne? Büyük
Ortadoğu Projesi (BOP) hangi ülkeleri kapsıyor? ABD için önemli olan
stratejik çıkarlarıdır, bölgede oyunun adı; petrol ve ülkeleri
parçalamak, 50 sene önce Irak'taki senaryonun (kimlik tanıma, anadilde
eğitim, özerklik veya federasyon) aynısı Türkiye'de sahneleniyor, sözde
Kürdistan birleşince, Türkiye’nin birliğini devam ettirmek mümkün olur
mu?, Sıra Türkiye’de!, İsrail, Ortadoğu da bir Kürt devleti kurulmasını
isteyen ve kendisine bu yönde bir strateji belirleyen en önemli
güçlerden biridir, gizli tarih: İsrail Kürt ilişkileri, Irak’ın
Kuzeyinde görev yapan Mossad başkanları ve İsrailli subayların
peşmergeleri nasıl eğittiğini fotoğraflarla bulacaksınız.
NE İŞİ VAR CIA VE MOSSAD’IN KÜRTLER ARASINDA?
1993'te
bombalı suikasta kurban giden Gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun ölüm
fermanı olarak nitelendirilen, 7 Ocak 1993 tarihinde belgelere dayanarak
Mossad ve Barzani isimli bir yazı yazdı. Mumcu, bu yazısında bugün AKP
hükümetinin iş (petrol) ortağı ve Türk düşmanı olan Barzani’nin, CIA ve
Mossad arasındaki bağlantılara değindi ve yazısını şöyle bitirdi:
“Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var
CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist
savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?”
Sağ Başta Mesut Barzani ve Babası Molla Mustafa Barzani (Ortada), İsrail Gizli Servisi MOSSAD’ın Subay ve Yetkilileri İle Birlikte -Irak’ın Kuzeyi
Dış
güçlerin (ABD, İsrail ve Avrupa Ülkerleri) desteği olmasaydı Kürt
grupları bölgede bu duruma gelebilir miydi? Kürt gruplarının kime hizmet
ettikleri açıkça ortaya çıkmıyor mu? Bu güçlerin desteği ile Kürtler
neredeyse bölgede ikinci İsrail’i kuracak duruma getirildiler. Dış
güçler bölgeyi dizayn etmek için IŞİD ve Kürt gruplarını sopa olarak
kullanıyor. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
IŞİD BİR CİHAT ÖRGÜTÜ DEĞİL, DIŞ GÜÇLERİN BEŞİNCİ KOLUDUR
Bugün
yeryüzünün farklı coğrafyalarına dağılmış terör örgütleri
"ideolojilerinin" propagandasını daha etkin yapabilmek adına insanlık
düşmanı eylemlere pervasızca imza atıyorlar. Terör örgütleri
eğitimlerinden temel ihtiyaçlarına, kullandıkları silahların temininden
diğer lojistik gereksinimlerine kadar, ancak belli bir ölçeğin
üzerindeki devletlerin desteğiyle varlıklarını sürdürebiliyorlar.
Kitapta ayrıca, Batılı gizli servislerin IŞİD'in palazlanması ve bugünkü
varlığı üzerindeki rolünü anlatıyor. Terörizm birkaç kızgın adamın işi
değil, tersine, "büyük" devletlerin organize suçudur. IŞİD bir cihat
örgütü değil, emperyalizmin beşinci koludur.
AKP Hükümeti,
rejimleri terör örgütlerini kullanarak değiştirmeye kalkmasaydı,
dünyanın “kafa kesen teröristler” diye tereddütsüz terör örgütü sınıfına
yerleştirdiği IŞİD’e sınırlarını, “Bunlar sinirli öfkeli çocuklar”
diyerek sonuna kadar açmasaydı, Türkiye’nin hastanelerinde tedavi
edilmeselerdi, acaba IŞİD kontrolsüz şekilde güçlenir miydi ve
Türkiye’de de bu kadar rahat terör eylemleri yapabilir miydi?
Kan
coğrafyasında doğup büyüyen Ali Kerküklü... Önemli bilgi ve belgeleri
gözlemleriyle harmanlamış ve kitabı bir nefeste okunur hale getirmiş...
İlhan Tan
0 Yorumlar