Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

reklam

‘’İĞNEYLE KAZILAN BİR KUYUYUM BEN!’’

Ahmet, 1990 – Bolu doğumlu, Serebral Palsi (Kas Kontrolsüzlüğü) hastası bir genç. Tedavi maksatlı Antalya’ya yerleşen anne ve babası onun eli dili. ‘’Liseye gidemez(!)’’ denen Ahmet, Akdeniz Üniversitesinde örgün eğitim gördüğü yıllarda müzik grubu bile kurar. Engelli Kpss’de üç binlerdedir başarı sıralaması ama atanmaya yetmez. Ailesinin memur olma arzusunu kırmamaktır bu girişimi özünde. Oysaki onun bir işi vardır: Senaryo yazmak! Burnuyla klavyeyi, ayağıyla fareyi kullanarak ‘’Öyle Bir İste Ki’’ adlı kısa filmin senaristliğini yapar. Öğretmeninin ön ayak olmasıyla da yönetmen Emre Aytekin ile tanışıp hayatının kısa filmini çeker.
Eğitim dönemi boyunca hafıza tekniklerinden salt kendi çabasıyla edindiği öğretim metotlarının çok faydasını görür. Öğrenim sürecinde anlaşmazlığa düştüğü öğretmenleri de olur. Birgün kendisini sınıftan çıkaran hocasının karşısına dikilir ve ‘’Ben burada sizlerle durmak istiyorum.’’ diyip inatla yerini alır. Hoca da bu azim ve isteğe buyur eder ve ‘’Geç koçum!’’ der.
Ahmet bugün eseri olan ve yaşından büyük bir adam! Ahmet Şerif İzgören’e eser bırakmış ve eserinde yer almış bir adam! Kendisinin hali hazırda sandıkta saklı eserleri de mevcut. ‘Bu birikimi açacak olan anahtar teknik ve medyatik destektir ve ben kendi adıma bu desteği beklemekteyim Ahmet’e!’ Destek demişken, dağ gibi bir çabanın zirvesidir Ahmet. ‘’İğneyle kazılan bir kuyuyum ben’’ derken fiziksel tedavi sürecinde ailesinin ve çevresinin emeğini seriyor gözlerimize. Eklemek gerek ki derinliğinin de bir kuyudan farklı olduğunu söyleyemem.
Ben Ahmet’i hakiki manada tanıdığımda Kadıköy’de güneşe doğru yan yana oturmuştuk. Sahili solumuza alıp çaylarımızdan tüten dumanı da kattık. Hayat hikâyesini ilk defa kendi ağzından dinledim! Annesi dili olup tercümanlık ederken Ahmet’in gözlerine bakıp kulak vermeye ve anlamaya başladığımda ona ‘’bir dil’’ de ben olmuştum. O ise ‘’Engellilerin sorunlarına bir dil olmak için film çektim!’’ derken yüreğini okutuyordu insana. Ayrıca engellilerin film sektöründe bilfiil yer alması hususunda tüm TV kanallarına gönderdiği yazıyı da zikretmek gerek ve bir dönüt alamadığını da.
Kendi deyimiyle ‘’canavar gibi’’ olan Ahmet, bu tertemiz ve yüksek enerjisini taşıdığı müddetçe insanlarda eser bırakmaya ve yol almaya devam edecektir. Bendeki eserin tezahürüdür bu yazı da. Hareketli ruhunun adı Avrupa’ya taşınsın istedim ve vesile olan tüm isimlere hem kendi adıma hem Ahmet adına ‘’Var olun!’’ diyorum.
Hilâl AKÇAY

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code