Gurbete, bir dilim ekmek uğruna göç yollarına düşen Anadolu insanının
çalışkanlığı, memleket sevdası, kültürüne ve inancına bağlılığı vatanı
ile arasındaki mesafe ne kazar uzak olursa olsun, vatanından ayrı
kaldığı zaman ne kadar çok uzun olursa olsun değerlerinden ve
hasletlerinden asla vazgeçmediği bu röportaj ile bir kere daha
kanıtlanmış oldu. Sağolasın Nazmi Usta. Senin gibi Anadolu’nun daha nice
yağız delikanlılarının başarı dolu yaşam hikayelerinin yanında kültüre
ve sanata hem de zor bir sanata gurbet elde el emeği, göz nuru ile
verdiğin mücaledende seni avuçlarımız patlayıncaya kadar alkışlasak
yinede az gelir.
Nazmi Durak 1955 doğumlu. 1964 senesinden
itibaren Belçika’nın Limburg bölgesindeki Beringen şehrinde yaşıyor.
Ford otomobil fabrikasında 33 sene çalıştıktan sonra emekli oldu. Müziği
ve alaturka enstrümanları çok seviyor. Kanun çalıyor. Uzun yıllar
severek kanun çaldığından dolayı Kanun yapmaya başlamış. El emeği göz
nuru vererek Kanunu kendi elleriyle yapan Durak” Size söyleyebilirim ki
Belçika’da hatta Almanya’da , Fransa’da ve Avrupa’nın diğer şehirlerinde
kanun yapan tek kişi benim” diyerek başlıyor anlatmaya....
Belçikalılar Kanun Enstrümanını tanıyorlar mı? Sizin konserlerinizde size yaklaşımları nasıl?
Belçikalılar
maalasef Kanun Enstrümanını pek tanımıyorlar. Kanun hemen hemen
neredeyse bin yıllık bir müzik aleti. Kanun'un ünlü düşünür Farabi
tarafından bulunduğu söylenir. Kanun günümüze gelinceye kadar bir sürü
evreden geçmiş. Eskiden bağırsak teli ile çalınırmış, mandal
bulunmazmış, Bizim iki tane Hacı Arif Beyimiz vardır. Birisi Kanuni
HacıArif Bey, Diğeri ise Bestekar Hacı Arif Bey. Kanuni Hacı Arif Bey’in
Kanuna mandal takması ile çalınmasının kolaylaşması ile halk arasında
yaygınlaşmış. Kanun genellikle İslam ülkelerinde yoğunluklu olarak
çalınan bir enstrümentaldir. Kanun’un en iyi ustaları ve icracıları
Türkiyemizdedir. Arap Ülkelerinde çalınan ve yapılan Kanunla
Türkiye’dekilerin arasında fark vardır.Bizim ülkemizdeki kanun yapımında
temiz işçilik ve sedefkarlık var. Sazker denilince ince iş, temiz iş
anlaşılır. Komşu ülkelerimizden Ermenistan’da da Kanun çalıyorlar. Ancak
bizim gibi makam kullanmıyorlar. Bizde Altıyüzden fazla makam var. Şu
an günümüzde yüzaltmış ila yüzyetmiş arasında makam kullanılıyor. Bizim
müziğimiz çok zengin. Kanun ile batı müzüğini gayet rahatlıkla icra
edebilirisiniz. Örneğin Mozart’ın veya Joseph Haydn’ın senfonisini,
Johann Sebastian Bach’ın concertosunu yapabilirisiniz; ama bie piyano
ile Dede efendinin bir eserini yapamazsınız. Biz bir sesi on ikiye
bölüyoruz. Bunlar bir sesi üçe bölüyorlar. O Kadar zengin tonlarımız
var. Türklerin piyanosu da Kanundur. Kanun çok zengin bir sazımızdır.
Anvers operada kişisel olarak geçmiş yıllarda bir konser vermiştim.
Şimdi ise Belçikalıların bu sazımızı daha yakından tanımaları için
sergilere katılıyorum. İcradan boşta kalan zamanımda ise Kanun
yapıyorum.
Kanunu yaparken kullandığım araç ve gereçleri Türkiye’den mi getiriyorsunuz? yoksa Belçika’da bulabiliyormusunuz?
Pvp
tellerini ve naylon dupont tellerini, mandallarını, burgularını ben
Türkiye’den getiriyorum. Kanun’un üst kapak ve gövdesini meydana getiren
Ahşap’ını buradan alıyorum.
Kanun’un gövdesi en iyi hangi ağaçtan olur?
Bizim
Türkiyemizde çok güzel ağaçlar yetişiyor. Kanun Çınar, Ladin, Ceviz,
Köknar. Ama Kanun’nun güzel tınılarını vermesi için Çınar ağacı tercih
edilir. Avrupa’da bu tür ağaç çeşitlerini fazla bulamayabiliyoruz.
Afrika’dan, Brezilya’dan, Hindistan’dan getirilen tropikal ağaçları
kullanılıyor.
En güzel Kanun sesi hangi ağaçtan çıkar?
En
güzeli bana göre Çınar ağacıdır, kelebekte olabilir. Yani akça
ağacıdır. Kemanın arka sırt tarafı kelebek ağacından yapılır.Kanunun
arka tarafını Cevizden, üst kapağını Çınar’dan yaparız.
Osmanlılar
zamanında Eski ustalarımız varmış. Şimdi sedefkarlık yapan çok az
sentetik sedef kullanılıyor. Ben Sedefkarlık yapmaya gayret ediyorum.
Kanunun üzerindeki oyma işçiliğini ben kendim yapıyorum.
Sizden
sonra bu işi devam ettirebilecek, sanatınızı ileriye taşıyabilecek bir
çırak yetiştirdiniz mi? Bunun için size başvuran oldu mu?
Belçika’da
otuz yıldır bu işi tek başıma el emeği, göz nuru vererek yapıyorum. Bu
güne kadar bir meraklıya rastlamadım. Saz ve diğer enstrümanları
yapanlar var; ama Kanun yapan benden başkası yok. Zor bir müzik aleti
olduğu için birde biz Türklere ait otantik bir saz olduğu için pek
tanınmıyor.
Kanun yapmayı nerede, nasıl öğrendiniz?
Ben
kendi kendime merak ettim, öğrendim. Türkiye’ye gittiğim zamanlarda
değerli Türkiye çapında Kanun yapıcısı Ejder Güleç usta’dan dersini
aldım. Allah başımızdan büyük ustalarımızı eksik etmesin.
Kanun yapmak isteyen, hevesli gençlere ne gibi bir tavsiyede bulunursunuz?
Gençlerimize
en büyük tavsiyem, kendi kültürel değerlerimize merak salsınlar,
öğrensinler. Kendi sazımızı tanıtmak için ben yıllardan beri sergilerde
bu işi gönüllü olarak devam ettiriyorum. Ben para kazanmak maksadı ile
bu işi yapmıyorum. Yaşım 59 olmuş. Gençlerimizin bu sanata gönül
vermelerine katkı sunabilmek maksadı ile bu kültürümüzü devam
ettiriyorum. Gençlerimize tavsiyem Sadece kanun değil, kemençe, bağlama,
sazlarla uğraşsınlar.
Kültürümüzü yaşatmak adına
yaptığınız iş takdire şayan; ancak bunu gelecek nesillere ve
Belçika’lılara daha yakından tanıtmak için size destek gerekmiyor mu?
-Belçika’da
kültürel değerlerimize sahip çıkan kurumlarımız maâlasef çok az.
Fedactio Kültür Sanat direktörü Mevlüt Akgüngör bey sağ olsun benim
kişisel mücadelemde bana sahip çıktılar. Kültürel sergilerde ben Kanun
yaparken Belçika’lıların büyük ilgisi ile karşılaşıyorum. Sizin
Piyanonuz varsa, Bizimde Kanun’numuz var şeklinde onlara bu sazımızı
tanıtmaya gayret gösteriyorum.
Röportaj:BelTürkHaber©Şükrü Sağlam
0 Yorumlar