BİRLEŞEN GÖNÜLLER : „TÜRK SİNEMASINDA HOLLYWOOD KALİTESİ“
Savaşın Gölgesinde Destansı Bir Aşk Hikayesi“BİRLEŞEN GÖNÜLLER” 14 Kasım’da Belçika’da vizyona giriyor.
Türk sinemasında bir ilk. 2. Dünya savaşı döneminde ve kafkaslarda yaşanan gerçek bir hikayeyi beyaz perdeye aktaran Hollywood kalitesinde bir film. Görsel seyir zevki ile gişeleri zorlayacak görünen iddialı bir yapıt.. ’’Birleşen Gönüller’’ isimli, dev bütçe ile çekilen bu eser, kısa sürede adından söz etirmeye başladı. Türkiye’de vizyona girdiği 24 Ekim’den itibaren savaş sahnelerindeki kalitesi, kurgu tekniği ve gerçek hikaye senaryosu ile dikkatleri üzerine çekmeyi, sinema eleştirmenlerinden ise pozitif notlar almayı devam ettiriyor.
2. Dünya Savaşı’nın gölgesinde yaşanan destansı bir aşkı ve demir perdenin ayırdığı hayatları konu alan “Birleşen Gönüller” filmi Belçika Türk Dostluk Derneği BELTUD’ün (www.beltud.be) katkılarıyla 14 Kasım günü Belçika’da Kinepolis Brüksel, Gent, Anvers, Hasselt ve Liege sinema salonlarında izleyiciyle buluşuyor.
Yapımcılığını SER Film’in, yönetmenliğini ise Hasan Kıraç'ın üstlendiği filmin çekimlerine, 27 Kasım 2013'te Bulgaristan'da başlandı. Savaş sahneleri, Holywood'un ABD dışındaki platolarından biri olan, Cehennem Melekleri,
Herkül, 300 Spartalı, Conan gibi filmlerin çekimlerinin yapıldığı Nuboyana stüdyolarında çekildi. Gerçek bir hikayeden alınan, senaryosunu Serkan Birlik ve Özge Aras'ın yazdığı filmdeki 1940'lara ait sahnelerin büyük bölümü, olayların geçtiği mekanlara uygunluğu bakımından Bulgaristan'ın Sofya, Lukoit, Zherevna gibi çeşitli şehirlerinde çekildi. 1992'lere ait sahneler için Gürcistan Batum, Balıkesir, Tuz Gölü, Eskişehir, Kayseri, Erciyes, Nevşehir, Göreme, Ürgüp, Kocaeli ve İstanbul'un çeşitli mekanlarında set kuruldu. Bütçesi 10 milyon lirayı aşan ve çekimleri 16 haftada tamamlanan sinema filminin sürgün sahneleri ve esir kampı için İstanbul'da özel platolar kuruldu. Özellikle Nazi kampları, 2. Dünya Savaşı sahneleri ve Kafkasya bölümlerindeki set tasarımı, sanat yönetimi, dekor ve kostüm tasarımı Hollywood ayarında.
Uzun araştırmaların ürünü olarak dikkat çeken kostüm tasarımları 1940'ler Nazi Almanya'sı, Sovyet Rusya, Kuzey Kafkasya, Kazakistan ve Türkiye gibi geniş bir coğrafyayı yansıtıyor. Filmin müzikleri, dünyada ve Türkiye'de tanınan ünlü Yunan müzisyen Evanthia Reboutsika tarafından bestelendi.
Filmde Cennet ile Niyaz’ın gençlik hallerini oynayan iki oyuncu, Hande Soral ve Serkan Şenalp göz dolduruyor. Ve tabii ki finale doğru devreye giren usta oyuncu Fikret Hakan’ı perdede görmek ayrı bir güzellik. Kilit bir rolde karşımıza çıkan Hakan, filmin oyuncu kalitesini yukarıya taşıyor. Dilek rolünde Yağmur Kaşifoğlu, karakterin duygusal gel-gitlerini iyi yansıtırken Yunus öğretmende Atılgan Gümüş de üzerine düşeni yapıyor.
0 Yorumlar