Aslında geç kalmış bir yazı bu satırlar.
Hep hayâllerini kurduğum şey ilkeli yayını ile toplumun güvenini
kazanacak bir ‘gazete’ çıkartmaktı. Şükürler olsun ki bunların hepsini
kısa zamanda gerçekleştirdim. 8 Nisan 2012 de ‘YeniVatan’ adı ile
Belçika’da bir marka meydana getirmek, o markayı yarışacak hale
getirmek, ve zirveye çıkartmak. Sıfırdan bir şeyleri var edebilmek, onu
kabul ettirebilmek kadar güzel başka bir duygu var mıdır ki acaba?
Gün
geldi en güzel haberlere, gün geldi en acı haberlere imza attık. Bu
sürede okuyucularımıza asla yalan ve yanlı haber yapmadık. Gün geldi
siyasilerle, gün geldi sivil toplum örgütlerinin kerameti kendinden
yöneticileri ile menfaatlerine dokunduğumuz, onların eften, püften
haberlerine tenezzül etmediğimiz için kavga ettik. Gün geldi çökücü,
çakıcı, şantajcı, fırıldak meslektaşlarımızın da ‘bizim düzenimiz
denkti, birbirimizle kavga, döğüş geçiniyorduk, birimiz çanak tutuyor,
birimiz kanını emiyorduk, siz de nereden çıktınız.’ yakınmalarına
tebessümle tanıklık ettik.
2 yıl süresince 20 sayı yayınlanan ‘Yeni
Vatan’ artık matbu olarak yayınlanmayacak. Bu kararımın arkasında
yukarıda bahsi geçenlerin yada mesleğin zorluğundan kaynaklanan
şartların etkisi kesinlikle söz konusu değildir. Bu yorucu, büyük emek
isteyen kutsal mesleğin Belçika’da artık ayağa düşmesidir. İşine
gelindiğinde Basın kurtarıcı, işine gelmediğinde ‘Eline fotoğraf
makinasını alan Gazeteciyim diye sokağa çıkıyor.’ Mantığının ilgi
görmesinin yanı sıra, gelişen teknolojik şartların yazılı basın
üzerindeki ciddi tehdidini çabuk görüp, şimdiden tedbir alarak digital
teknolojiye hazırlık yapmaktır.
Aldığım
kararlar ve koyduğum hedeflerde asla şaşma yaşamadım. Bize güvenenlerin
güvenlerini asla istismar etmeden, verdiğimiz her sözü yerine
getirdik.‘Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.’
Deyişini daima kendime düstur eyledim. Kaba yelin sert kaya dan sadece
toz koparabileceğinin farkında olmanın hazzını yaşıyorum.
Üstlendiğim sorumluluğun ciddiyeti ile gecemi, gündüzümü verdiğim, kendi
ellerimle bir ağaç fidanına, bir bebeğe gösterilen tüm titizliğim ile
üzerine titrediğim, her şeyine emek çektiğim; yeri geldiğinde veri
tabanını şekillendirdiğim, kodlarını düzenlediğim, haber yazımından,
sayfa düzenine kadar, basımından dağıtımına kadar özene bezene bir marka
oluşturmanın ve O markanın arkasında durmanın, durabilmenin öz güveni
ile daha çok çalıştığım, sistemini kurduğum bir yapıyı, İnternet
sitesini, Gazeteyi böyle bir çırpıda bırakmak aslında içimi burkuyor.
Ama böylesinin çok daha iyi olacağına eminim. Hayatımı kökten, tamamen
değiştirecek kararlara imza atmak, alışılması zor bir durum olsa da beni
hayatın acımasızlığına karşı çok daha güçlü kılacağına inancım çok
yüksek. Dünyanın en güzel mesleğini icra ederken aldığım zevkin, sahip
olduğum şeylerin bana sahip olmasına da asla müsaade etmeyeceğim
gerçeğidir.
Hayal ettiğim şeyleri gerçekleştirebilmenin verdiği iç
huzur ile, Dolu dolu yaşadığım hayatımın artık Sonbaharında daha
stressiz, boşlukta kalmak korkusu olmadan, hiç yapmadığım miskinlik ve
tembelliğin tadını çıkartmak, her şeyden çok daha önemlisi Aileme daha
fazla zaman ayırabilmek, bazen mahalle kahvehanesinde okey oynamak,
bazen bir parkta eşofmanlarımı giyip koşmak, uzun, kaygısız, düşüncesiz
uykuların sabahında hayatın tadına varmak adına yoğun ve yorucu bir işi
bitirmenin keyfini sürüyorum. BelTürkHaber'de çok daha mutlu ve
huzurluyum.
Hayat devam ediyor…
BelTürkHaber©Şükrü Sağlam
0 Yorumlar