Bismillah...
“Allah’a hamdolsun. Sevgililer Sevgilisi (SAV)’e sonsuz selam olsun. Yazdıklarımın önce kendi nefsime ibret olması duasıyla...”
Beltürk
Haber’de ilk yazıya başlıyoruz. Güzelliklerin azaldığı bir zamanda bir
nebzecik katkımız olabilecekse ne mutlu diyerek yazımıza başlayalım..
Bir dostuma beni tanıtan bir kaç cümle yazsan ne yazardın diye sordum.
Şöyle yazdı: “ Tekin
Deniz. 44 yaşında, evli ve 3 çocuk babası, İmam-Hatipli. 22 senedir
Brüksel’de yaşıyor. Sosyal alanlarda gayret gösteren ve son yıllarda
özellikle islamofobia ve aile konularında ciddi çalışmaların içinde olan
birisi. Yamuk yapacak biri değil.Yalan söylemeyen, adam satmayan,
sözüne güvenilir biri. Beraber yola çıkılır.“
Bir dostun
gözüyle bu şekilde görülmek benim açımdan hamdedilecek bir durum.
Tanıyanlar bilir, bu zamana kadar, inançlarımdan, duruşumdan asla taviz
vermemeye gayret ettim. Doğru bildiğim yolda ilerlemenin mücadelesi
içinde bunu zayıflatacak hiçbir şeye “eyvallah”ım olmadı. Zalimlerin ve
zulmün asla yanında olmadım. Bu zamana kadar yaptıklarımdaki bir kusuru,
bir eksikliği benden, ortadaki bir güzelliği ise rabbimin lutfundan
bildim. Eksiklerim, hatalarım çok, farkındayım. Ama her an öğrenmeye,
düzelmeye gayret ediyorum. Zaten Twitter’a sorsanız beni şu cümle ile
tanıtıyor: “Taş ustasının çırağı... Ustaya taş taşır, harç yoğurur,
el verir, destek olur, söz dinler. Gönül deryasının vîrâne olmuş
taşlarıyla uğraşır…“
Köşemizin ismi “Huzur
Bulasınız.” Bu isim size belki garip gelebilir. Bu tabir sevgili Ümit
Akdemir Üstadın yüreğinden kopup gelen gelen bir dua aslında. Kendisi
bir maneviyat ve gönül insanı. Bütün gayretini bu yolda harcayan ve
insanların faydasına sunan bir mana eri, bir derviş... O yüzden bu
köşeyi okuyan herkesi önce manevi bir huzur duası karşılamış olacak.
Huzur...
Bugünlerde herkesin aradığı yegane şey. Kıymetli ve paha biçilmez yani.
Zengini de, fakiri de, eğitimlisi de, eğitimsizi de, dindarı da,
dinsizi de huzuru arıyor. Parayla pek bulunan bir değer değil. Aslında
biraz da nasip meselesi. Bazen bir ömür boyu bunun için koşturanlar bile
buna ulaşamıyorlar. Ne kadar zengin olursanız olun eğer huzurunuz yoksa
hiçbir kıymeti yok. Bilinmesi gereken, unutulmuş ve gözden kaçırılmış
bir husus var ki bizim asıl konumuz : Maneviyat ve Huzur biririnden
ayrılmaz ikili olduğu gerçeği. Biri olmadan diğerine ulaşmak mümkün
değil. Çok ta uzakta değiller aslında. Yanıbaşımızda belki.. Ama asıl
sorun nerden başlayacağımızı bilememek. Aradığımız yerin doğru yer,
karşılaştığımız insanların doğru insan olup olmaması o kadar önemli ki.
Maneviyatı
kaybetmiş Amerika ve Avrupa insanı artık öyle bir noktaya geldi ki,
yapay huzur metodlarıyla hayatlarına mutluluk ihraç etmeye çalışıyorlar.
Bizler de aynı buhranın içine girmiş bulunuyoruz şimdilerde. Önce
maneviyatı sonra da huzuru kaybettik malesef... Hayatımızdan bereket
kalktı tamamen. Yapay ve suni bir hayat yaşamaya başladık.Ve bunun
bedelini çok ağır ödemeye başladık. Neden mi? Bu bazen kendimizden bazen
de bizi çevreleyen sahte duvarlardan kaynaklanıyor. Bize huzuru
kaybettiren ne varsa deşifre edip hayatımızdan çıkarmadıkça bu durum
böyle devam edecek. Unutmayalım ki; maneviyatımız azaldığı müddetçe
huzurumuz da hep azalacak.
Hayata, insana ve huzura dair her şeyi
yazmaya çalışırken, bu güne dek öğrendiklerimizden, gördüklerimizden,
okuduklarımızdan, hissettiklerimizden harmanlayıp ortaya koymaya
çalışacağız... Başta dediğim gibi, sözlerim önce kendime. Sürç-ü lisan
edersek şimdiden affola..
Allah hayırdan ayırmasın, utandırmasın...
Acizane,
bu ilk yazımızda sözü daha fazla uzatmadan, bizim Yûnus’un dilinden tüm
gönüllere bir ibretlik hoş sadâ bırakarak ayrılalım.
Hoş geçin, balı incitme gönül .
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül. Mevla verince azma, geri
alınca kızma. Tüten ocağı bozma, kulu incitme gönül. Dokunur gayretine,
karışma hikmetine. Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül. Sevmekten geri
kalma, yapan ol yıkan olma. Sevene diken olma, gülü incitme gönül… Huzur bulasınız efendim…
www.belturkhaber.be
0 Yorumlar