Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

reklam

ET MESELESİ DEĞİL RUH MESELESİ

Her sene olduğu gibi, bu kurban zamanında da her kafadan bir ses çıkmaya başladı. “Aman efendim
bu hayvan katliamı, hayvanlara eziyet, kurban kesmek yerine para versek olmaz mı, başka alternatifler bulunsa?” Falan da filan… Tabiri caizse ağzı olan konuşuyor.
Belçika’da bu seneden tartışmalar şimdiden alevlendi. Gelecek sene için, ilgili bakanlıklar kesimlerde “şoklu kesim” uygulaması zorunluluğu getirmek için kolları sıvadılar. Müslümanların bu noktada da ne kadar etkili olup olamayacağını bekleyip göreceğiz. Şu bir gerçek ki, böyle bir uygulamayı başka bir din için mesela Yahudiler için asla gündeme bile getiremezlerdi. Çünkü sayıları fazla olmasına rağmen siyasi ve lobi ağırlığı olmayan Müslüman topluma böyle bir dayatma fazla bir tepki görmüyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda da duyarsızlık bir ölü toprağı gibi Müslümanların üzerini örtüyor.
Kurban, Hz. İbrahim zamanından beri Müslümanların yerine getirmesi gereken bir vecibe. “Biz zaten her zaman et yiyoruz, gönderelim muhtaçlar yesin.” diye düşünen çoğu müslüman çeşitli kuruluşlarla, aşağı yukarı 100 euro karşılığında kurbanlarını başka ülkelere gönderiyorlar. Bu görünüşte doğru, biraz kolaycılık gibi görünen ama eksik bir düşünce. Muhtaç yerlere kurban mutlaka gönderilsin ama burası da asla ihmal edilmesin. İmkanı olanın mutlaka bu ibadeti yerine getirmesi gerekiyor. Şimdi türlü bahanelerle bu yerine getirilmezse yeni nesilden nasıl kurban kesmesi beklenecek ? Çocuklarımıza bu ibadeti gösterip öğretmezsek zamanla kurban unutulur...
Kurbanı hafife almayalım. Çünkü kurbanın manası, ruhu çok farklı. Öyle sırları var ki, ancak kesildiğinde hissedilebilecek, anlaşılabilecek bir durum. Ne belaların, musibetlerin, hastalıkların kurban sebebiyle kalktığını insanın unutmaması gerekiyor. Aynı zamanda kurban keserken, nefsimizin bütün kötü huylarını da, acımasızlığı, merhametsizliği, gaddarlığı, vahşeti, kini, nefreti de içimizden söküp attığımızı bilmemiz gerek.
İslam öyle bir din ki, Allah’ın yarattığı mahlûkattan olan hayvanlardan bazılarını, yine Allah’ın izniyle kurban etmekle, insanları da terbiye etmiş oluyor. Haksız yere cana kıymanın geri dönüşünün olamayacağını görüyor. Sadece Allah’ın emrine uymanın önemini kavrıyor. Kurbanla Allah’ın emrini yerine getiren insan şu ayetin sırrına vakıf oluyor: : “Onların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na (sadece) sizin takvânız ulaşacaktır. …” Kurbanın, bizi Allah’a yakınlaştıran boyutu, onun manevi boyutu ile ilgili.. Onun da temelinde ölüm ve hayat var, ders var...
Nasıl ki, Ramazan ayı boyunca bedeni aç bırakıp ruhu doyurma çabası içerisine giriyoruz, kurban vesilesiyle de hayata ve ölüme yeni bir pencereden bakıyoruz. Kurban et bayramı değil. Yaşamanın, hayatın, nefesin, bir canın ne kadar önemli olduğunu anlama fırsatı aslında. Eceli, ölüm ötesi ebedi hayatı keşfetmenin bir yolu..
Hz. İbrahim’i, İsmail’i (as) düşünmek, Allah’ın bu vesileyle insana, hayat için bir alternatif bahşettiğinin idrakine varmak. Hayvan kurban ederek, bir insanı öldürmeyi engellemek, diğer taraftan insanı ölümle yüzleştiren, unutturmayan, her türlü kötülüğüne, azgınlığına gem vuracak bir eğitim fırsatı.
Düşünsenize, dünya da bu kadar ölüm olayı varken, vahşilik, acımazsızlık varken, inanan birisi için, ölümü, ahireti, yeniden dirilmeyi, hesabı düşünmek için müthiş bir fırsat doğuyor.
Bir gerçeğin de altını çizmek gerekiyor: Hayvan kurban etmeyi acımasızlık gibi göstermeye çalışanların, dünyadaki milyonlarca insanın katledilmesine ses çıkarmadığını görmek artık şaşırtmıyor. Kurbanın ruhunu anlayamadan kurban kesen biz Müslümanlar, her meselede olduğu gibi kurbanın dünyaya “hayat veren, can veren” asıl mesajını, ruhunu nasıl anlatacağız?
O zaman iş et meselesi değil ruh meselesi…
Tekin Deniz-Yayımlandığı tarih: 30 Eyl 2014 @ 22:21 www.belturkhaber.be
 adak, Et, islam, kurban, Para bağışı, Şoklu kesim, tekin deniz, vekalet

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code