Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

reklam

RTBF’DE SOYKIRIM KONUSU TARTIŞILDI

| Belçika'da Frankofon topluma yönelik yayın yapan devlet televizyonu RTBF'de Mise au Point programı adlı programda Ermeni Soykırım meselesi Belçika ve Türkiye'nin bakış açısı tartışıldı. TV Programcısı Baudouin Remy'nin sunuculuğunu yaptığı “Mise au Point” programına Temsilciler Meclisi MR Grup Başkanı Denis Ducarme, CDH Partisi Federal Milletvekili Georges Dallemagne, UCL Üniversitesi Doğu Tarihleri profesörü Bernard Coulie, Avukat – Belçika Ermenileri Komitesi eski Başkanı Michel Mahmourian,TC Brüksel Büyükelçisi Basın Müşaviri Veysel Filiz, Sosyalist Partisi Brüksel Parlamentosu Milletvekili Simone Sussking, NTV Benelüks Muhabiri Güldener Sonomut katılarak görüşlerini paylaştılar. Belçika Devlet Televizyonu RTBF’de yapılan bu programda sunucu Baudouin Remy'nin çapraz sorularına oldukça olgun ve zekice cevapları ile Basın Müşaviri Veysel Filiz’in sözleri damga vurdu. Filiz, 1915 olaylarının birçok Türkiye’deki toplumlarda hala iz bıraktığını, bu olayların Belçika'da yaşayan çok sayıda Türk aileleri için çok olumsuz algı yarattığını, 1915 yılında yaşanan olayların soykırımdan ziyade bir iç savaş olduğunu, bugün ise iddia edilenlerin o dönemde yaşananmadığı, ancak bunun kasıtlı bir şekilde yapıldığını dile getirdi. PROĞRAMIN TAMAMINI FRANSIZCA OLARAK İZLEYEBİLİRSİNİZ >>> http://www.rtbf.be/video/detail_mise-au-point-du-7-06-2015?id=2021875 MİSE AU POİNT PROGRAMI TARTIŞMALARINDAN SATIR ARALARI Sunucu Baudouin Remy, programın girişinde CDH’ın Brüksel vekili Mahinur Özdemir’in “soykırım” ve “Ermeni”kelimelerini bir araya getirmek istememesinden dolayı partisinden ihraç edildiğini hatırlatarak “Ermeni soykırımı” konusunun hala sorun yaratmaya devam ettiğini belirtilerek, Özdemir’in partiye girmeden önce partinin değerlerini ve şartlarını kabul etmiş olmasına rağmen şimdi ger adım attığını söylemiştir. Saint-Josse Belediye Başkanı Sosyalist Emir Kır’ın da Mecliste yapılan 1 dakikalık anma duruşuna katılmadığı hatırlatılmış ve parti başkanlığına çağırıldı bildirilmiştir. Sosyalist partinin daha sonra yaptığı açıklamada ise Emir Kır'ın bundan böyle parti çizgisinden ilerleyeceği açıklandığı söylenmiş, oylama halinde soykırımı tanıyacağı anack şimdilik susmayı tercih ettiği belirtilmiştir. Sosyalist parti vekili Simone Susskind, inkarcılığın Türk kimliğinin bir parçası haline geldiğini, Türklerin 1915-16 olaylarını bir katliam olarak kabul ettiklerini ancak soykırım tanımlamasına itiraz ettiklerini belirtmiştir. Susskind, soykırım sorusunun açılmasını ve gerekirse sessizce diyaloğun başlatılmasını önermiştir. UCL üniversitesinden Doğu Tarihi Profesörü Bernard Coulie, soykırım konusunun sadece Ermeni sorunu olmadığını, Osmanlı imparatorluğu sırasında Pontus Rumları, Süryani ve Kaldani gibi diğer azınlıkların da soykırım kurbanı olduklarını hatırlatarak, bugünkü Türkiye ideolojisinin Osmanlı ideolojisinin mirası olduğunu, Türk vatandaşlarının bu ideoloji ile özdeşmeiş olduklarını belirtmiştir. Sunucunun birlikte yaşamanın mümkün olup olmadığı yönündeki soru üzerine Belçika Ermenileri Komitesi eski başkanı avukat Michel Mahmuryan (eski Daşnak üyesi), bunun için Ermenilerin soykırımın tanınmasına ihtiyaçları olduğunu, tanınmanın bir yerde özür anlamına geleceğini söylemiştir. Ermeni soykırımı sırasında batının olup bitenleri bildiğini ve olanlara göz yumduğunu, Nazilaerin de bundan yararlanarak Yahudi soykırımı yaptıklarını belirtmiştir. Ermeni soykırımı suçlularının hepsinin öldüğü hesap sorulamayacağı, ancak şimdi inkarcıların cezalandırılabileceğini söylemiştir. Sunucu Baudouin Remy'nin Basın Müşaviri Veysel Filiz'e sorusu: Bir diplomata söz vermek istiyorum, Belçika'daki Türkiye Büyükelçiliğinde çalışıyorsunuz, Bay Filiz, mevcut olan Türk problemi, niçin belirgin bir tarihi gerçekliğin, yani parlamentoların, Avrupa Konseyi'nin, Belçika Senatosunun, Vatikan'ın, Almanya'nın, ABD'de bazı eyaletlerin tanıdığı bir konu Türkiye için sorun teşkil ediyor ? "Şu ana kadar yürütülen tartışamalara bakarsak zaten karmaşık bir sorunsalla iç içe olduğumuz baştan belli. Bir tarafta 1915 ile ilgili söylenmiş olanlar var, ve Türkiye tarihi açısından çok ağır gelişmelerin yaşandığı bir dönemden bahsediyoruz., diğer taraftan tüm bu tartışmaların bugünki yansımaları ve özellikle Türkiye dışındaki Türkleri, Belçika'daki vs Türkleri ilgilendiren boyutu var." "Şuna inanıyorum, öncelikle dürüst bir ilişki çerçevesinde birbirimizi dinleyerek bu tartışamlarda ilerleme sağlamalıyız. Çünkü ne olursa olsun, sonuç itibariyle Ermeni halkı için bir trajediden, dev bir acıdan bahsediyoruz ama aynı zamanda Türkiye dışındaki Türk toplumunun hissiyatında ciddi yer edinmiş bir olaydan bahsediyoruz." "Niçin, çünkü bugün onlara doğrudan kendilerini sorumlu hissetmedikleri bir kelime yapıştırıyoruz "Soykırım" kelimesini ve bu onları damgalıyor mu? Veya bu trajedinin siyasi olarak kullanılması mı söz konusu ?" "Şuna inanıyorum, 1915 veya Balkan savaşlarıyla 1912-1913, Türkiye için çok büyük başarıların yaşandığı bir dönem olmamıştır, bir İmparatorluğun sonudur, Osmanlı İmparatorluğun varlığını sürdürdüğü bölgelerde dev toprak kayıplarının yaşandığı bir dönemdir ve sonuç olarak hafızalarda olumsuz ve acı veren bir dönem olarak yer etmiştir. Ancak acılara takılmamışlardır. Ve bugün de dikkat çekici olan, bu dönemle ilgili çok fazla bilinçli de değiller ve bu nedenle Türkiye 1915 ile ilgili Tarihçilerden ve uzmanlardan bahsediyor. Ailelerimizin içinde bu dönemle ilgili sorgulama yapıldığı zaman, yoğun Ermeni topluluğunun yaşadığı bölgelerde neler yaşandı diye sorulduğu zaman, çünkü Türkiye'de insanlar sorgulayabiliyor, özellikle bu toplulukların kalıntılarıyla ilgili çok şeyin kaybedildiğini görünce, sorgulamalar oluyor. Sunucu : "Bu siyasi iradenin silme girişimi değil midir ? bir Gazeteciye dönmek istiyorum, Sayın Güldener Sonumut (NTV Benelux), Avrupa'da veya Belçika'daki Türklerin konuyla ilgili tarihi bilgisi olmaması bir siyasi irade sonucu mudur? Soykırım silinmiş midir, manipülasyon mu var ?" Güldener Sonumut : "Aslında geçmişte, Sayın Mahmourian da söyledi, bir yargı süreci yaşanmıştır Türkiye'de, Malta'ya sürgüne ingilizler tarafından gönderilenler olmuştur, ve bunlar parantez içinde günahlarından aklanmışlardır. Ve bu durumda Türkiye'deki Türkler açısından Ermeni soykırımı konusunda bir yargılanma olmuştur ve tamamlanmıştır. Aynı zamanda tarihsel yapılandırmalarının çerçevesi de farklıdır." "Ve tüm Avrupa'yı tarihsel ve kültürel olarak farklı algılanan bir konu da damgalama olarak dinliyorlar?" "Aynen ve diğer sorun Fransa'da veya başka yerlerde Ermeni soykırımını tanıma veya tanımama konusunda siyasallaştırılma yaşanmıştır. Bu da birçok Türkü ve özellikle Avrupa'da veya ABD'de yaşayan Türklerin kutuplaşmasına neden oldu. Geçmişte sahte belgeler de söz konusu olunca, örneğin Adonian belgelerinin Türkiye'ye karşı oluşturulmuş sahte belgeler olması, geçmişte bu tartışmaların çok sert bir şekilde yaşanmasına neden oldu. Acı veren bir konu oldu için de inkarcılığa gidiyorduk. Bugün hatırlatmak gerekir ki, 10 yıldır Türkiye'de bu konuyu tartışan Akademisyenler var. Mark Twain duruşu alarak, kendimi çoğunluğun içinde bulduğum andan itibaren mesafe sağlayarak düşünmem gerekir deyip gerçekten bir Ermeni Soykırımı olmamış mıdır? diye sorguluyorlar." "Türkiye'de gelişme var o halde.." "Küçük bir gelişme var Türkiye'de." "Türkiye'deki gelişmeler Belçika'daki Türklerle yaşanılanın daha ilerisinde değil mi ?" "Genellikle tüm diasporalar çok muhafazakarlardır.." "Belçika'daki Türkler de dahil.." "Belçika'daki Türkler de dahil. Türkiye'de bu tartışmalar yaşanmaya başladı, Belçika'daki Türkler bu konuda Türkiye'deki tartışmaların gerisinde kalıyorlar. Onların poziyonu, Ermenistan'da da bu tutuculuk var, sağlıklı bir tartışamaya mahal vermiyor. Bir şeyin altını çizmek istiyorum. Belçika'daki Türkler ve Ermenilerin arasındaki bu tartışmaya yalnızca Türkiye kendisini dahil etmiyor, bu durum sorunun 50%'sini teşkil ediyor, aynı zamanda Ermenistan'ın da kendini dahil etmesi sorundur. Altını çizmek lazım, 1915'te ölen tüm Ermeniler, Osmanlıdırlar, yani bu konuda adaleti sağlaması gereken Türkiye'dir." Sunucunun Mahinur Özdemir’in CDH programını imzaladığını hatırlatması üzerine.. CDH’lı Federal milletvekili Georges Dallemagne, Özdemir’in Türk yetkililerin baskıları sonucu geri adım attığını, Türk yetkililerin Belçika’nın iç işlerine karıştığını söylemiştir. Özdemir’in son açıklamasında yine geri adım atarak konuyu öğrenmek istediğini belirten Dallemagne, Parlamentoya soykırım konusunda 13 metnin geldiğini, Ermeni soykırımının tanınması yönünde tavsiye niteliğinde 1 karar tasarısının Senato’da benimsendiğini hatırlatarak konuyla ilgili olarak siyasal iradenin olmadığından söz etmiştir. Temsilciler meclisi Liberal MR grup başkanı Denis Ducarme, hiç bir toplumun parmakla gösterilmemesi gerektiğini, Türk toplumunun durumdan rahatsız olduğunu belirtmiş, ancak Belçika’nın Ermeni soykırımını tanıması gerektiğini belirtmiştir. İktidar partilerinin Ermeni soykırımının tanınması yönünde bir tasarı hazırladıklarını söylemiştir. CDH’lı Dallemagne, konunun bir iktidar sorunu olmadığını belirterek Dışişleri Bakanı Reynders’in (MR) mecliste yaptığı açıklamayı hatırlatmıştır. Reynders mecliste, Ermeni soykırımının tanınmasının parlamentoların görevi olmadığını açıklamış konunun yetkili kurumlara havale dilmesi gerektiğini savunmuştu. Michel Mahmuryan, çok üzücü bir durum içinde olunduğunu, daha önceden eski Başbakan Guy Verfstadt ve eski Dışişleri Bakanı Karel de Gucht’ün de bu yönde açıklamalar yaptıklarını, Belçika siyasi sahnesinin Türkiye’den çekindiklerini belirterek, Belçikalı politikacıların, Belçika’da toplumlar, siyasi görüşler arasındaki bölünmeleri bir tarafa bırakmaları gerektiğini belirtti. Ardından söz alan Dallemagne, MR’in temsilciler meclisine sunacağı metnin bir örneğinin kendi e-posta adersine geldiğini ve tasarıda soykırımın tanınması değil de, soykırımın 100. Yıldönümünün tanınmasının istendiğini belirterek, neden korkulduğunu, neden tasarının daha önce açıklandığı gibi yıl sonundan önce gündeme alınmayacağını, bu yıl Europalia Türkiye yılı olduğu için mi olup olmadığını sormuştur. PS milletvekili Simone Susskind, Erivan’da 100. Yıldönümü törenine Belçika’nın sadece Büyükelçisini gönderdiği, Dışişleri Bakanı Reynders’in bir kaç gün sonra Erivan’a gitmesinin ve bu vesileyle soykırım anıtını ziyaret etmesinin Belçika’nın resmi görüşü olmadığını, Reynders’in Erivan ziyaretini Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi Başaknı olarak gerçekleştirdiğini, anma törenlerine Almanya’nın Cumhurbaşkanı düzeyinde temsil edildiğini hatırlatmıştır. MR’li Denis Ducarme, Avrupa Parlamentosunun Ermeni soykırımını tanıdığını ve Belçika’nın da bu yönde oy kullandığını hatırlatarak, bu kararın Belika yasalarına uyarlanması gerektiğini belirtmiştir. Tarih profesörü Bernard Coulie, sadece Ermeni soykırımının sözkonusu olmadığını söylerek, tüm soykırımlarının tanınması gerektiğini, üstelik bu soykırımda Almanların da büyük sorumluluğu olduğunu belirterek, “tanınma olmazsa” soykırımların devam edeceğini, bunların birer savaş suçu olmadığı, insanlık suçu olduğunu ve insanlık suçlarında zaman aşımı olmadığını belirtmiştir. Sunucunun “o halde Türkiye mi cezalandırılmalıdır?” yönündeki sorusu üzerine: "Bu tasarı Parlamento'da, temsilciler meclisinde onaylanırsa, Türkiye ile diplomatik sorun yaratır mı? Türkiye buna alınganlık gösterecek mi? Biliyoruz ki, bazı Avrupa ülkeleri Ermeni Soykırımını tanıdıkılarında geri çağrılan Büyükelçiler oldu, Türkiye'nin Belçika'ya davranışı nasıl olur ?" Veysel FİLİZ: "Öncelikle, Belçika siyasetinin aslında uzmanların görüş belirtmesi gereken tarihsel bir tartışmayla ilgi ne yaptığını ilgiyle izliyorum." "Böyle yaparak sizlerin iç işlerine müdahale ettiğimizi düşünüyor musunuz ?" "Öyle bir durumdayız ki bugün, Dünya'da 20 civarında Parlamento bunu tanıdılar ve inanıyorum ki bizim duruşumuz bu durumda bu konuyu anlayarak ilerleme sağlamaktır. Ve 100 tane Parlamento tek taraflı Soykırım olarak tanımış olsalar bile etki etmez bizim için..." "Sizin daha hızlı ilerleme sağlamanıza katkı sağlamaz mı ?" "Hayır konu bu değildir, konu gerçeği araştırmaktır." Dallemagne: "Gerçek belli ve tartışılmazdır. " "Kesinlikle. " Sunucu Baudouin Remy: "Kesinlikle mi diyorsunuz ? Tartışılmaz diyorsunuz yani." "Baştan beri Hiristiyanların katledilmesinden bahsediyoruz.." Sunucu Baudouin Remy: "Soykırım'dan bahsediyoruz." Aynı topraklar üzerinde Müslümanlar da öldürüldüler. Sunucu Baudouin Remy: "Diyor ki (Profesör Coulie), Soykırım kesindir, kanıtlanmıştır.." "O, kendisi için kesindir ve kanıtlanmıştır diyor, biz de diyoruz ki Osmanlı Topraklarında 1915'te yaşanınlanlar Soykırım yani bir bölgede yaşayan kitlenin programlı bir şekilde imha edilmesi değildir. Bu topluluklar bugün de mevcutlar ve 10 yıldır onlarla birlikte tartışmalarda ilerleme sağlamaya çalışıyoruz. Acılarını paylaştık, 2 yıldır son derece cesur mesajlar veriliyor hükümet tarafından. Biraz önce şöyle ediniz, sizi dinlemek çok ilginç geliyor, bugün Türkiye'de seçim var dediniz, doğrudur, ve AKP'nin tekrar iktidara gelmesi veya iktidarını devam ettirme riski var dediniz. Bir ülkede insanlar demokratik ve şeffaf şekilde oy kullanıyorlarsa neden bu risk olsun. Aslında tüm bir toplumun Dünya üzerinde şeytanlaştırılması aşamasındayız, Türklerin, Müslümanların ve bu şekilde tartışmada gelişme sağlatmıyoruz." "Bunu bu şekilde ifade etmeniz ilginç Bay Filiz, bazı metinler gördük, Mahinur Özdemir'in ihracıyla ilgili bazıları damgalama iradesinin olduğundan bahsetti (EMISCO bildirisine atfen) ve Türk karşıtlığı, İslam karşıtlığı, göçmen karşıtlığından bahsedidi. Bu tehlikeli midir Sayın Sonumut ?" Güldener Sonumut: "Benim için, ve evrensel uzlaşı için, Birlikte Yaşama için, çok endişe verici bir durumdur. Türkiye'deki Ermenileri veya Belçika'daki Türkleri veya bu konularda duruş sergileyen Belçikalıları damgalamak endişe vericidir. Yani şamaroğlanlarının oluşturulması meselesi, bir topluluğun ercihini diğer bir topluluğun tercihlerinin üstüne koymak, damgalamak, izole etmek, ikinci plana atmak, dördücü yüzyılı hatırlatıyor, Kara Vebayı hatırlatıyor, Yahudi soykırımını ve daha farklı olayları hatırlatıyor. Yani buna çok dikkat etmek lazım, bilindiği gibi son 5 yılda, Kobani'yi Türklerin üzerine yıktık müdahale edecek mi etmeyecek mi diye, DAİŞ ve Türkiye üzerinden geçen yabancı savaşcılar Türklerin üzerine yıkıldı ve şimdi bu Ermeni Soykırımı. Belçika'da yaşana Türk toplumu için çok fazla oldu ve kutuplaştıran bir durum yaşattı." PS’li milletvekili Simone Susskind, Türkiye’de ve Belçika’da eğitime çok önem verilmesi gerektiğini, Belçika’da edğitimde bazı gençlerin Nazilerin Yahudi soykırımını yeterince tanımadıklarını söylemiştir. Türkiye’nin sürekli baskını olduğunu söyleyen CDH’lı Georges Dallemagne, ikinci dünya savaşından bu yana Belçika gerçekleştirilen en büyük siyasal mitingin 10 Mayıs tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Hasslet kentinde yapıldığına dikkat çekerek, Mahinur Özdemir’in CDH’tan ihraç edilmesinden sonra Türkiye Dış işleri Bakanının konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamayı hatırlatarak, yabancı bir Dışişleri Bakanının, başka bir ülkenin siyasi partisinin kararına müdahalesini ilk kez gördüğünü belirterek, kimin hangi partide olduğuna da karar veriyor diyerek “Bu durum korkunç ve endişe vericidir" dedi. Parlamentolarımızda yer almalarını, burada köklerinin gelişmesini sağlamak istiyoruz, bizim değerlerimizle uyum içinde olmalıdır bu. Hümanizm değerleri inkarlığa hayır demektedir. Michel Mahmuryan, programa hiç bir Türk kökenli vekilin katılmadığını, kendisiye ilgili bir programa Mahinur Özdemir’in de katılmadığını, söylediğinde sunucu üzerine basarak, Özdemir’in programa katılamama sebebi olarak Türkiye’de yapılan seçimleri izlediğini belirtmiştir. Cümlesine devam eden Mahmuryan, konuyla ilgili olarak bir çok gazetecinin, düşünceleri farklı olsa da, kimliklerini saklı tutmak istediklerini, sadece Türkiye Büyükelçilikten bir temsilcinin katıldığını söyleyip, Türk toplumunun içine kapanık olduğunu, her şeyin kendi aralarında çözümlendiğini ve önceliğin Büyükelçiliğe verildiğini söylemiş, Jette açılan soykırım anıtına karşı 10 Mayıs tarihinde Türklerin bir karşı gösteri yapmak istediklerini ancak son anda herkesin aynı tarihte Erdoğan’ın Hasselt’te yaptığı mitinge katılımını sağlamak amacıyla bu gösteriyri iptal ettiklerini belirtmiştir. Türkiyenin Belçika'daki Türk toplumuna müdahale etmesi sizi rahatsız bir duruma koymuyor mu? "Hayır. Rahatsız olacak olsaydık burada olmazdık. Şu anda tartışma aslında başka bir boyuta taşındı, fobiler alanına girdik, Ankara'nın müdahalesinin korkunç olduğu söyleniyor." "Biri korkunç dedi mi? (Georges Dallemagne demişti). Bu kelimeyi duymadım." "Tablo bu şekilde oluştu, Türkiye baskıyı artırdı deniliyor, herşeyin arkasında vs, doğru değil bu, sorunsal öncelikle burada 50 yıldır yaşayan, bugün Belçikalı olan vatandaşlarla ilgilidir, Belçika sorunsalıdır, Avrupa sorunsalıdır. Ve ben her Türk kökenli seçilmişin bu konularla ilgili görüş belirtmesi zorunluluğuna inamıyorum. hemen ne düşünüyorsunuz diye kovalamak, o zaman bir avlama.." "Cadı Avımı yani ?" "Seçilmiş avı. Bu dönemle ilgili araştırma yapmamış bir kişeye ne diyebilirsiniz, daha önce bu konuda görüş belirtmemişse, niçin bu konuda hesap zormak zorunda olmalıyız." "Yani onları hedef almakla ilgili diyorsunuz ?" "Son bir şey söylemek istiyorum, insanlar ilk defa Türkiye'deki Genel Seçimlerle ilgi oy kullandılar, 10 yıllar boyunca Türk toplumlarının talebiydi bu, kendi ülkeleri için oy kullanabilmek. Bu bir demokratik öğretidir. Bugün bu miting yapılmıştır (Cumhurbaşkanımızın Hasselt Belçika Buluşmasına atfen), bunu olduğundan başka bir şeye dönüştürmeye gerek yok, Cumhurbaşkanı geldi ve Türk kökenlilere seçimlere katılmalarına teşvik etme çağrısında bulundu, bir demokratik öğretidir bu. Bu Fransa'nın başka ülkelerde yaptığıyla aynıdır mesela, pozitif bir şeydir, demokratik tartışma pozitifdir. Asıl mesele Türkleri şeytanlaştırmayı bırakmak gerekir, bunlar beşinci kol değillerdir, geldikleri ülkeye katkı sağlayan yurttaşlardır." Söz alan Denis Ducarme, bu tartışmada Türk toplumunun parmakla gösterilmesinin sçöz konusu olmadığını belirterek zaten Türk toplumu çok iyi uyum sağlamış bir toplumdur. Bize artı değer katan bir toplum, Türk toplumu suçlanmıyor ancak Türk kökenli parlamenterlerimizin bize yardım etmeleri gerekir. Herşeyden önce Belçikalı Parlamenter olmaları gerekir. AKP’yi eleştirmek bir sorun değildir. Mesela AKP’nin kadınlar konusundaki politikasıyla aynı fikirde değilim. Sunucu, son olarak Susskind’e tüm bunlar islamofobi değil mi, tüm bu söylenenler, yabancı düşmanlığı ya da islamofobi için kullanılamaz mı, bir tehlike oluşturmuyor mu diye sordu, Susskind, Brüksel’de 100’e yakın dil konuşuluyor, hedef birlikte yaşamak birlikte diyalog kurmaktır. Pegadojik bir çalışma yapılması gerek, bu konuda öğrenim sağlanması için yardım da edilebilir dedi. Haziran 11, 2015, 1:13 am | Etiketler: Basın Müşaviri Veysel Filiz, Baudouin Remy, Georges Dallemagne, Mise au Point, RTBF |

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code