Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

reklam

TOPLUM İNSANI OLMAK

Toplum adına idealleri olan bir insanın bundan vazgeçmesi bir çeşit intihar sayılır!

Bundan dolayı ideallerimizi hayata geçirebilmek adına, bir çok zorluğun üstesinden gelebileceğimize inanarak yol almak durumundayız.
Profesör bir büyüğümün anlatımıyla; "Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan insanlar; yolda yürümeye başlamadan önce, gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve yol almak zorundadırlar. Evvela, 'bu yolu ben nasıl aşarım?' korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa, bir müddet sonra aşılmış, yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. İşte o zaman insanların yüreklerinde, aslında yolun zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar.."
Bu yolculukta dostlarımızı sevmeliyiz, fakat toplumun adına bir idealimiz varsa, davamızı daha çok sevmeliyiz! Ne zaman? İdealimiz bireysellikten ziyade, toplumsal bir önem taşıdığı zaman..
Öyleyse dostlarımızı da, eşlerimizi de davamızın seyrine uygun seçmemiz gerekir elbette.. Gönül birliğimizden önce, fikir birliğimiz olmalı, yola çıkacağımız insanlarla. Böylece, yolculukta karşımıza her ne çıkarsa cıksın, çalışmalarımızın aksamayacağına dair bir 'dost' güvencemiz olmuş olsun..
Dostluk sadakati; yol arkadaşlığı'nın vazgeçilmez en başlıca kuralıdır. Dost sözü dinlemeyenin yolculuğu çetin geçer. Kaldı ki, dostuna sadakatsizlik edenle zaten mesafe kat edilmez. O sadakatsizlik zamanla kangren olur, kangren ise insana koca bir parçayı kesmek zorunda bıraktırır.
O halde insan, henüz yolun başındayken sağlam seçmeli yolarkadaşlarını. Geçmişte yaşanan tecrübelerini sağlıklı değerlendirmeli. Tecrübe; insanın başına gelende değil, başına gelenden aldığı derste saklıdır. Ders alınmayan bir hadiseye 'tecrübe' demek abes olur..
Bazen anlık meselelerde anlamakta zorluk çekeriz olan biteni. Bir bakarız, hiç olmadık kargaşaların ortasındayız. Bir bakarız, hiç tahmin edilmeyen yükselişlerde buluruz kendimizi. Fakat böylesi hadiselerde bile ya dostlarını dinlemeli insan, ya da zamana bırakmalı..
Dost dinleyen, sıkıntılardan korunmak üzere bir zırh giyinmiş gibi sağlama alır kendini. Zamana bırakan ise, yara bere içinde kalınca anlar dosta sadakatin önemini..
Öyleyse, öfkeye öfkeyle değil, gürültüye gürültüyle değil, sabırla yaklaşmalı insan. Hele ki, bir dost tavsiyesi fısıldanıyorsa kulağınıza, söyleyenin haline değil, söylenenin ehemmiyetine odaklanmalı insan..
Toplum adına fayda sağlayacağına inandığımız ideallerimizi, öncelikle Hak-Batıl terazisinde tartarak, sonra konuya vakıf dostlarla doğru-yanlış istişaresinde bulunarak ve son olarak gönül dünyamızda dost-düşman ayrımını iyi yaparak yol almak gerekir.
Dost seçimini, yolculuğa çıkmadan önce yapmak gerekir! Üstad Şair'in dediği gibi: "Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına değişirsen; Hem yolunu kaybedersin, hem dostunu.."
Sevgi ve Dualarımla,
Fetih Feytullah.

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code