Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

reklam

İSLAM’A HAKARET ETMEK, CAMİ YAKMAK VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

PEGİDA, hani kendilerine « Batının İslamlaşmasına karşı vatansever Avrupalılar » diyen, Avrupa’nın bir çok yerinde hızla örgütlenmeye çalışan entellektüel İslam karşıtları.
PEGİDA ne ilk ne de son olacak. İslam düşmanlığı yepyeni kılıflarla, farklı adlar altında çeşitli platformlarda karşımıza çıkmaya devam ediyor.
Bir çok Avrupa ülkesinde toplumun geneli tarafından kabul görmeyen deri montlu, dazlak, ırkçı neo-nazilerin yerini artık iyi giyimli, kariyer sahibi belki de entelektüel diyebileceğimiz İslam karşıtlarına bırakıyor.
2012 yılında yapılan bir röportajda şunları söylemiştim : « İslamofobia’yı sadece belli ırkçı ve aşırı sağ grupların söylemlerinden, Avrupalı halkın genelinin gündemine oturtma çabaları artık daha fazla dikkate alınması gereken bir durum. Ilımlı ve çok kültürlü yaşam tarzına sahip birçok kişinin yapılan bu propagandalardan etkilendiğini üzülerek gözlemliyoruz. »
Almanya’da, İslam karşıtı “pegida”nın hızla büyümesi, İsveç’te camilerin yakılması ve diğer ülkelerde yaşanan saldırılar, meselenin ne kadar önemli bir hale geldiğinin göstergesi ve yukarıdaki söylediğimiz cümleleri teyit eder nitelikte. İslam karşıtlığını belirli aşırı, ırkçı sağ grupların söylemlerinden çıkarıp toplumların genel gündemlerine taşıma çabası hızla filizleniyor.
Daha vahimi, aşırı sağ ve İslam karşıtı söylemlerin, ırkçı sağ partilerden daha merkez partilere doğru başka kılıflarla girmeye başlaması. Bunun örnekleri bir çok ülkedeki göstergelerden rahatlıkla anlaşılıyor.
Eğer bu gidiş devam ederse, çok kültürlülüğe inanan, ılımlı Avrupalı, belli merkezlerin yürüttüğü bu tuzağa düşüp farklı noktalara kayabilir.
Şimdi biraz özeleştiri yapma zamanı. Yine 2012’de söylediklerimizin altını çizmek gerekiyor :
« Müslümanlar özellikle dünyada ve Avrupa’da İslam’ın gerektiği gibi yaşanılması ve tanıtılması hususunda çok gerideler. Ortaya çıkan bu tablo sadece, Müslümanlara hakaret eden İslamofobik unsurların etkisinden değil, onlara verilen cevapların yetersizliğinden de kaynaklanıyor. Artık bu hususta profesyonel, kaliteli, olması gereken çalışmalar yapılması lazım. Çünkü tehlike gün geçtikçe büyüyor. Artık özeleştiri yapmak, nerede eksik ve nerede hatalıyız diye düşünmek gerekiyor. Aynayı kendimize çevirip, yapmamız gerekip de yapmadığımız şeyleri daha iyi kavramak, hatayı sadece karşıda aramak yerine eksikliklerimizi tamamlamaya odaklanmak daha akıllıca bir hareket olur diye düşünmekteyim. Ve üzülerek söylemek zorundayım ki, gerek Avrupa’da ve gerekse tüm dünyada “biz Müslümanlar, İslam’ı gerektiği gibi yaşamamak ve anlatamamak, iyi örnek olamamak” sebepleriyle bu yapılan hakaretlere, istemeden de olsa bilmeden destek vermiş oluyoruz. Ve bunun manevi vebali gerçekten çok büyük. »

İslam karşıtı söylemleriyle gündem olan bir çok kişiden biri var. Eric Zemmour... Fransa’nın tanınmış sağcı gazeteci-yazarlarından... Zemmour hakkında da bir kaç kelam yazmadan olmaz…
Müslümanları potansiyel suçlu ve hedef gösteren, İslam düşmanı bir ırkçı. Cezayir’den Fransa’ya 1950’lilerde göç eden bir Yahudi aileye mensup olan Eric Zemmour, kendisini “Berber kökenli Yahudi” olarak niteliyor.
İslamofobia'nın hortlatıldığı şu günlerde, onun görüşlerini "ifade özgürlüğü" adı altında destekleyen, koruyan ve palazlandıran karanlık merkezler boş durmuyor. Bütün Avrupa'da müslümanlar ve camiler şu an belli merkezler tarafından potansiyel hedef gösterilmeye çalışılıyor. Hakareti, saldırıyı ve hedef göstermeyi ifade özgürlüğünden ayırabilen insanların gözününün içine bak baka bilerek propaganda yapmaya çalışıyorlar.
Kendisi olaya fransız kalmasın diye Zemmour’a sormak lazım : « La liberté d'expression donne-t-elle le droit d'insulter et d'inciter à la haine? » (İfade özgürlüğü hakaret etmeye ve nefret ettirmeye hak tanıyor mu?)
Sahi, müslümanlara ve İslam’a saldırmak, hakaret etmek bu kadar kolaylaştı mı…

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code