Diş Hekimi Kürşat Çavuşoğlu, tarihi bir başarıya imza attı. Dünya Tıp
ve Sağlık Oyunları’nda (Medigames-World Medical and Health Games), masa
tenisi dalında teklerde Türkiye’ye üst üste 3 kez dünya şampiyonluğu
kazandırdı. Antalya’da, 7-14 Temmuz 2012’de düzenlenen dünya
şampiyonasında Türkiye’ye tarihinde masa tenisi dalında ilk kez hem
tekler hem de çiftlerde iki altın madalya, Hırvatistan’ın başkenti
Zagreb’de 29 Haziran-6 Temmuz 2013 tarihleri arasında düzenlenen
şampiyonada teklerde altın, çiftlerde ise gümüş madalya ve son olarak ta
Avusturya'nın Wels kentinde 21-28 Haziran 2014 tarihleri arasında
yapılan şampiyonada hem tekler hem de çiftlerde iki altın madalya
kazandırdı. 2012, 2013 ve 2014 yılında bu turnuvayı 3 kez üst üste
kazanan ilk başarılı erkek masa tenisçi oldu. Çavuşoğlu, Dünya Tıp ve
Sağlık Oyunları’nda Türkiye’ye 5 altın ve 1 gümüş madalya kazandıran ilk
isim oldu. Kürşat Çavuşoğlu Onlarca ulusal ve uluslararası
şampiyonluklar kazandı. 13-17 Aralık 2013 tarihlerinde Şarm El-Şeyh’de
düzenlenen Mısır 14. Uluslar arası Veteran Masa Tenisi Turnuvasında
madalya kazanan ilk Türk sporcu oldu, ayrıca Çavuşoğlu, turnavanın
süprizi ve en iyi oyuncusu seçildi. Antalya Kemer’de 20. Uluslararası
Veteran Masa Tenisi Açık Turnuvası 29 Eylül-03 Ekim 2014 tarihleri
arasında düzenlendi. Mini bir dünya şampiyonası niteliğinde olan bu
turnuvaya dünyanın dört bir yanından usta oyuncular katıldı. Kürşat
Çavuşoğlu ve İsmail Hakkı Özçelik çifti, yarı finalde geçen yılın
şampiyonu ve turnuvanın favorisi İki dünya ve bir Avrupa veteran
şampiyonluğu bulunan Çin asıllı Avusturya vatandaşı Ding Yi ve Rus
Alexey Rodin çiftini yenerek finale yükseldi. Finalde Rus İgor Roldugin
(Çiftlerde dünya veteran şampiyonu) ve Rus Evgeny katselenbogen
ikilisini 3-2 yendi ve turnuvanın şampiyonu oldu.
Avusturya’yı
fethetti! Türkiye’nin adını bütün dünyaya duyurdu, tanıttı ve
alkışlattı. 2012’nin Spor “En”leri belli olurken, listede Kürşat
Çavuşoğlu kendisine en iyiler arasında yer edindi ve “Yılın hekimi”
seçildi. 4 ülkenin (Irak, Türkiye, Danimarka ve İsveç) liglerinde masa
tenisi oynamış ender sporculardan biri. Irak Türk’ü Kürşat Çavuşoğlu
Kerkük’ün bağrından çıkan bir yetenek, anavatanı Türkiye’ye yerleşti ve
müthiş başarılara imza attı. Türkiye’ye kazandırdığı şampiyonlukları ve
madalyaları, büyük bir alçak gönüllükle “ülkeme olan gönül borcumdur”
diyor. Çocukluğundan beri gönül verdiği masa tenisi ve başarılarını
anlatan Kürşat Çavuşoğlu samimi bir röportaj yaptık.
Kürşat Çavuşoğlu kimdir?
Türkmen
kenti Kerkük’te doğdum. İlk ve orta eğitimimi bitirdikten sonra,
üniversite için önce 1979’da Ankara Diş Hekimliği Fakültesine başladım,
1980’de İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesine yatay geçiş
yaptım. 1985’te mezun oldum. Yurtdışında 9.5 yıl süreyle eğitimimi
sürdürdüm ve çalıştım. Evli ve 2 çocuk babasıyım. 5 yabancı dil
konuşuyorum. Antalya’da mesleğimi ve spor yaşamımı devam ettiriyorum.
Masa Tenisine merakınız nasıl başladı?
Ailemde
babam sporcuydu ve beni hep spora yönlendirdi. Kardeşlerimle, yer
alması oldukça zor olan Kerkük karmasında forma giydik. Daha sonra ben o
zamanlar Kerkük’ün en ünlü kulübü El-Savra’ya (Devrim) üye oldum. Bu
arada Irak Milli takımının Çinli antrenörünün Kerkük’te düzenlediği masa
tenisi kampına katıldım ve kısa zamanda Kerkük’te 1 numara oldum ve
1977’de Irak Genç Milli takımına seçildim. Uluslararası turnuvalarda
Irak’ı temsil ettim. Kerkük Karmasının kaptanlığını yıllarca yaptım.
Sportif anlamda başarılı bir çocukluğun oldu. O yaşlarda başarılı olmak, yaşıtlarına iletişimini nasıl etkiledi?
Mahalledeki
çocuklardan çok da farkım yoktu. Çocukların düzenli olarak spor yaptığı
bir ortamda büyüdüm. Spor yapıyordum; çünkü bizim orada, tüm çocuklar
bunu yapardı. Futbol,
basketbol, voleybol, Atletizm, yüzme,
bisiklet, masa tenisi... Bizim oranın çocukları, bunlardan birini
mutlaka yapardı. O yüzden, ilk çocukluk yıllarımda, sadece spor yaptığım
için özel bir çocuk olduğumu hissetmedim. Arkadaşlarımdan ayrışmam.
Onların biraz önüne geçmem için yaşımın ilerlemesi ve büyümem gerekti.
Aynı şekilde, kardeşlerimle ilişkim de hiç anormal olmadı. Onlar da
sporun içimdeydiler. Hatta belli bir yaşa kadar, ailede en başarılı
sporcu sıralaması yapılsa, muhtemelen ben onların gerisinde yer alırdım.
Büyüdükçe ve başarılı olduğumu gördükçe, sporla ilgili başarılı
olabileceğimi düşünmeye başladım.
Milli takımda ve dört
ülke liginde masa tenisi oynamak, onlarca ulusal ve uluslararası
şampiyonluklar kazanmak, üst üste üç kez dünya şampiyonu olmak gerçekten
müthiş bir başarıdır, bu başarıları neye bağlıyorsunuz?
Hayatım
boyunca disipline odaklandım. İyi bir masa tenisçi olmak için çok
çalışmaya özen gösterdim. Hedef olmadan ve çalışmadan hiç bir şey
olmuyor. Amacım hep, yapabileceğimin en iyisini yapmak oldu. Bu yaşıma
gelene kadar bu kurallar içinde yaşadım. Küçükken arkadaşlarım gezerken,
sinemaya giderken ve oyun oynarken ben masa tenisi antrenmanına
gidiyordum. Bu başarıları kazanmak için tüm hayatım boyunca çalıştım.
Şimdi geriye baktığımda bunların benim için doğru adımlar olduğunu
görüyorum. Ailem de beni doğru yönlendirmiş. O zamanki disiplinden ve şu
an bulunduğum konumdan dolayı da çok mutluyum.
Okul hayatınız nasıl etkilendi bu masa tenisi tutkusundan?
Oldukça
yoğundu. Bazen sabahları erken saatlerde masa tenisi oynuyordum. Sonra
okula gidiyordum. Okuldan sonra tekrar antrenmana gidiyordum.
Turnuvalarda ise 2–3 hafta okula gitmediğim oluyordu. Öğretmenlerim bu
konuda bana çok yardımcı oldular. Turnuvalardan geldikten sonra
sınavlara giriyordum.
Sizi çok hırslı olarak biliyoruz.
Başarınızda hırsınızın payı var mı? Maç esnasında hırsınızın kötü
etkilediği zamanlar oluyor mu?
Evet hırslıyım. Zaten hırs
olmadan başarılı olunabileceğine inanmıyorum. Maç esnasında hırsım tam
tersine beni motive eden bir faktör oluyor.
Oyunun zihinsel yönüne gelirsek, teknik yönü kadar, zihinsel yönünün de önemli olduğunu düşünüyor musun?
Çok önemli olduğunu düşünüyorum.
En çok neyi antrenman yapıyorsun? Masa tenisinde en önemli konu ne?
Bence en önemlisi konsantrasyon.
2-0 setlerde gerideyken maçı kazanmak için nasıl inanç buluyorsun?
Sadece
bir sonraki sete konsantre olurum. Geçmiş setleri düşünmem.
Avusturya'daki şampiyonada finalde rakibim Macar László SÁGİY’e karşı
setlerde 2 - 0, son sette de 4 - 0 gerideydim. Masa tenisinde son sayı
alınmadan maç bitmiyor. Ben üst üste sayılar aldım, seti kazandım.
Dördüncü seti de aldım ve maçı 2-2’ye getirdim. Ardından da son seti
12-10 ve maçı da 3 - 2 aldım. Kıran kırana bir mücadele oldu,
Karşılaşmada seyirciler adeta nefeslerini tuttu ve finale yakışır bir
maç oldu. Bu almış olduğum üst üste üçüncü şampiyonluktu, benim için çok
değerliydi, masa tenisinde bundan daha büyük mutluluk yok. Adımı tarihe
yazdırmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Hayat felsefeniz nedir?
Hiç bir başarı tesadüf değildir.
Antalya
Kemer’de yapılan, mini bir dünya şampiyonası niteliğinde olan 20.
Uluslararası Veteran Masa Tenisi Açık Turnuvasında çiftlerde İsmail
Hakkı Özçelik ile Türkiye’ye altın madalya kazandırdınız. Dünya çapında
tanınan oyunculara karşı oynarken, farklı bir strateji uyguluyor
musunuz?
Bu gibi maçlarda sakin, sabırlı ve soğukkanlı
olmak çok önemlidir, ayrıca motivasyonu ve konsantrasyonu çok yüksek
tutmak gerekir. Yarı finalde turnuvanın favorisi Çin asıllı Ding Yi ve
Rus Alexey Rodin ikilisine karşı oynarken, rakibe göre taktik uyguladık
ve bu taktik savaşını biz kazandık. Unutmamak gerekir Ding Yi’nin
karayerinde, Olimpiyat ve dünya şampiyonu İsveçli efsane oyuncu Jan-Ove
Waldner’i, 5 defa dünya ve 9 defa Avrupa şampiyonu İsveçli Mikael
Appelgren’i, Olimpiyat ve dünya şampiyonu Çinli Chen Longcan’ı, dünya ve
Avrupa Şampiyonluğu bulunan Belarus’lu usta oyuncu Vladimir Samsonov’u
da yenmiş bir oyuncudur. Favori onlardı ama maçı biz kazandık, çünkü biz
kazanmaya daha çok inanmıştık.
Başarılı olmak, bir şeyleri başarmak hemen herkesin ortak hedefi… Ancak en başarılı veya en iyi olmak nasıl bir duygudur acaba?
“En
iyisi olmak” cümlesi aklıma uzun bir zamandır takılıp durur.
Büyüklerimizin verdiği nasihat, çoğumuzun duyduğuna paralel, ne yaparsan
yap en iyi ol yönünde. İşinin hakkını ver, zamanının hakkını ver, en
iyi şekli ile yap ve değer yarat. Başarılı insanlar hayatta hayallerine
hedeflerine koşarken ödeyecekleri bedelin farkında olanlardır. Sporda
başarı, küçük yaşlardan başlayan yoğun çaba, enerji, disiplin,
fedakarlık, azim, karar, irade, zaman, planlı ve programlı çalışma
ister. Sporda yalnızca sportif başarı yetmez; sporcunun bu başarıya
uygun örnek bir yaşam sürmesi de gerekir. Bugün bütün büyük zaferler
üzerinde düşünülerek yani planlanarak elde edilmiştir. Başarılı
insanların geneline baktığınızda göreceğiniz şey onlar bu dünyaya
yapmakta oldukları şeyi yapma amacı ile geldiklerini hissediyor ve
hissettiriyorlar. Aslında başarıya ulaşan insanlar hayallerinin peşi
sıra yürüyen kişilerdir.
Bir dünya şampiyonu olmak nasıl bir duygu?
3
kez ard arda dünya şampiyonu olduğum için çok mutlu ve gururluyum.
Hayal ötesi bir başarı. Ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırmak ve o
bayrakla tur atmak gerçekten inanılmaz bir duygu. Bu mutluluk
kelimelerle anlatılamaz. Allah herkese nasip etsin. Bu madalyaları ülkem
için kazandım. Bu gururu yaşamak için yaz-kış, Kar-yağmur, sıcak-soğuk
demeden çok çalıştım. Bu ülkede eğitim gören ve bu ülkenin ekmeğini
yiyen, suyunu içen ve çalışan bir vatandaş olarak tek borcum; ülkeme
olan gönül borcumdur. Onu da madalyalar kazanarak ödemeye çalışıyorum.
Uzun bir çalışma programının ardından ülkemi en iyi şekilde temsil
ettiğimi düşünüyorum.
Şu an çok başarılı uluslararası bir şampiyonsun, böyle hissetmende en başarılı olay neydi?
Dünya Tıp ve Sağlık Olimpiyatlarında 5 altın ve bir gümüş madalya almam, pek çok kişi tarafından övüldüm.
Çin’in bu spor dalında hakimiyeti konusunda ne düşünüyorsunuz? Neden Çinli oyuncular çok iyi?
Çin’de
spor bir devlet politikası olarak ele alınıyor. Çin yerel masa
tenisinde olduğu kadar, uluslararası alanda da mükemmelliğe ulaşmak için
çok çalıştılar. Antrenörler ve kuruluşlar tarafından pek çok
araştırmalar ve masa tenisindeki gelecekteki gelişmeler konusunda çok
çalışmalar yapıldı. Çalışmalarda sistem ve disipline çok önem verdiler
ve bunlara bağlı kalarak sporcularını yetiştirdiler. Ben de doğduğum
şehir Kerkük’te bu disiplin ile yetiştirildim.
Sizce sporda uluslararası arenada başarılı olabilmek için neler yapılmalıdır?
Türkiye,
genç nüfus potansiyeli yüksek bir ülkedir, ama Türkiye olimpiyat ve
dünya şampiyonalarında kazandığı madalya beklentilerin çok çok altında.
Türkiye, uluslararası şampiyonalarda başarı elde etmek istiyorsa, sporun
bir devlet politikası olmalı ve özellikle altyapıya çok önem
verilmelidir. Küçük yaştaki yetenekli çocukları seçebilecek sistemli,
profesyonel bir altyapı kurulmalı ve Sporcu seçimleri de dünya
standartlarına uygun yapılmalıdır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi
okullarda ve memleketin her yerinde yeterli spor tesisleri olmalıdır, ki
insanlar spor yapabilsin ve geleceğin şampiyonları yetişsin. Unutmadan
Türkiye’de sporun gelişmiş ülkeler (Amerika Birleşik Devletleri, Rusya,
Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, İsveç, Japonya) seviyesine gelebilmesi
için ayrıca Çağdaş bilgilerle donatılmış nitelikli spor öğretmeni,
antrenör ve vizyon sahibi spor yöneticilere ihtiyaç vardır.
Türkiye'de
eğitim sisteminin sporcu yetişmesinin önünde engel olduğu da bir
gerçek. İlköğretimde başarılı olan genç sporcular, liseye başlamalarıyla
birlikte okul, ödev, dershane, özel ders ve sınav hazırlıklarına
odaklanmış olmalarından dolayı spora haklı olarak zaman ayıramıyor.
Kısacası yetişmiş sporcularımızı sınavlarla kaybediyoruz. Daha doğrusu
gençleri daha ana okulundan başlayarak at yarışı yaptırırcasına koşturup
yarıştırıyoruz! Bu eğitim sistemi ile dünya çapında başarılı sporcular
yetişir mi?
İlkokul çağında bir çocuğu olan ve çocuğunu masa tenisine yönlendirmek isteyen bir ailenin neleri bilmesini isterdiniz?
Masa
tenisi çok geç yaşlara kadar oynanabilen, hem fiziksel olarak hem
sosyal olarak hayatımıza kattıklarıyla çok önemli bir spor. Profesyonel
anlamda olmasa bile hobi olarak da seçilebilecek en güzel spor
dallarından biri. Masa tenisçi olmak isteyen gençlere ise ailelerinin
desteklerini ve inandıkları yolda inatla sabırla çok çalışarak
yürümelerini, koydukları hedefin gerçekçi olması gerekir. Bu süreçte
yenilgi olmadan başarının gelmeyeceğini bilmeleri lazım. Çocuğun sadece
masa tenisçi değil sporcu olması çok önemli. Bir de, çocuğun ailesinin
hatırı için değil gerçekten kendi isteğiyle oynaması gerekiyor.
İyi bir oyuncu olmak için ne kadar çalışmak gerekir?
Günde 5-6 saat, haftada 6 gün. 12-14 yaşından başlayarak bu şekilde çalışmak lazım, haftada en az 30 saat.
Masa tenisi dışındaki zamanında ne yapıyorsun?
Ailemle vakit geçiriyorum, kitap okuyorum, film seyrediyorum ve müzik dinliyorum.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bu
başarılarda bana her zaman destek olan aileme, arkadaşlarıma ve
antrenörlerime (Yahaya Gürcüm ve Enver Abbas’a) çok şey borçluyum.
Kendilerine teşekkür ediyorum
Değerli zamanınızı ayırıp sorularımızı cevaplandırdığınız için size teşekkür ediyor ve başarılarınızın devamını diliyoruz.
Röportaj:Metin Namlı
0 Yorumlar