Ticker

6/recent/ticker-posts

Ad Code

reklam

ÇEKİN O PİS ELLERİNİZİ ACILARIMIZIN ÜZERİNDEN

Ermenilerle yüzyıllarca aynı ülkede yaşamışız. Osmanlı’da “Millet-i Sâdıkan” yani “sadık millet”
diye adlandırılan Ermeni lerle komşuluk yapmış, aynı havayı solumuş, gerektiğinde aynı lokmayı paylaşmışız.
1900’lü yılların başlarından itibaren, gerek bazı ülkelerin yönlendirmeleriyle ve gerekse Ermenilerin içerisindeki aşırı görüşler taşıyanların öne geçip kışkırtmalarıyla, istenmeyen hadiseler yaşanmış. Her iki taraftan da insanlar hayatını kaybetmiş, insanlar göç etmek durumunda kalarak yaşadıkları yerlerden ayrılmak durumunda kalmışlar.
On yıllardır, Türkiye’yi sevmeyen ne kadar ülke varsa bu durumu “aba altından sopa göstermek” misali her fırsatta kullanmaya çalışıyorlar. 1915 olayları diye dünya kamuoyuna tarihi gerçeklerden uzak senaryolarla yalan yanlış bilgiler veriliyor. Üstelik öyle tehlikeli bir kılıfa sokmuşlar ki, adına soykırım diyerek bir milleti toptan karalamaya uğraşıyorlar. Oysa soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi” dir. Yüzyıllarca aynı topraklarda barış içinde yaşayanların böyle bir fitneyle lakâplandırılması ortada çok kirli bir oyunun olduğunu gösteriyor. Hatırlayın, son yıllarda, memleketimizde yaşanan olaylarla, dezenformasyon, kışkırtma, gerçekleri saptırma ve kamuoyunu yanıltmanın öyle iğrenç örneklerine şahit olduk ki…
Geçmişe şöyle bir bakarsak, 600 yıllık Osmanlı, gittiği her yere adaleti, barışı, kardeşliği götürdüğünden dolayı bu kadar uzun süre ayakta kalabildi. Fethettiği ülkelerdeki insanlara zulmetseydi, dilini, dinlerini yasaklasaydı, onca ülkelerde şimdi Türkçeden başka dil konuşan ve başka dine inanan insan bulamazdınız. 1492 yılında, İspanya’da kovulan Yahudileri hiçbir ülke kabul etmezken, Osmanlı’nın engin hoşgörüsü onlara kucak açıp, yer-yurt, aş-iş imkanı sağladı. O tarihlerde Avrupa devletleri, Amerika’da milyonlarca yerlinin kan ve gözyaşı üzerine yeni bir medeniyet kurmakla uğraşıyordu. Afrika’daki ve Amerika’daki yerlileri topraklarından eden, onları köleleştiren, acımasızca katleden zihniyetlerin şimdiki uzantıları, Türkiye’nin önüne böyle bir takozu koymakla, büyümesini, gelişmesini engellemeye çalışıyorlar.
Mesela bugünlerde, Amerika Birleşik Devletleri’nde, 100 yıllık acının üzerine, yarayı kanatan halı sermeye hazırlanıyorlar. Ermeni lobisi, "gazir halısı" denilen sözde tehciri sembol eden halıyı sonunda beyaz saray da sergilenmek üzere depodan çıkartmışlar. 1915-2015. Yani bir kaç ay sonra 100 yıllık sözde soykırım tezleriyle ilmek ilmek dokunmuş halılar serecekler dünya gündemlerine. Belki daha nice akla hayale gelmeyen çalışmalarla kendi tezlerini dünyaya kabul ettirmeye çalışacaklar.
Buna karşı, geleneksel Anadolu misafirperverliği, hoşgörüsü ve adaletiyle motif motif işlenmiş bizim tezlerimizi anlatan kilimlerimiz de serilmek için hazır olarak bekliyordur mutlaka. Her ne kadar böyle kapsamlı çalışmalardan haberimiz olmasa da…
Sözde “soykırım” adına yapılan, tarihi gerçeklerden yoksun, her türlü töhmet ve boyunduruk kampanyalarına karşı, araştırmacılarımızın, sosyologlarımızın, tarihçilerimizin hazırladıkları çalışmalar, bu karanlık tezlerin aydınlatılmasına ışık tutacaktır.
Ama yapılması gereken başka bir iş var. Bu iş, ne ülkelerin, ne siyasetçilerin ne de başkalarının işi. Kimsenin bu acıyı, kirli menfaatler uğruna kaşımasına, deşmesine kanatmasına fırsat vermemek gerekiyor. Acıtan yaralara merhem sürmek, objektif tarihçilerin işi olmalı. Bu işlere vakıf, ehliyetli, donanımlı, Türk ve Ermeni tarihçiler birlikte konuşarak, araştırarak gerçeği ortaya çıkarmalı. Yoksa, herhangi bir ülke parlamentosunun, herhangi bir siyasi menfaat amacıyla alacağı sözde soykırım tanıma kararlarının vicdanlarda hiçbir karşılığı olamaz. İnsanın; “ÇEKİN O PİS ELLERİNİZİ ACILARIMIZIN ÜZERİNDEN!” diyesi geliyor.

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code